KURUMSAL

İÇİNDEKİLER
-GİRİŞ
-KURULUŞ YILLARI
Çanakkale Turizminin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla Çanakkale Turizm Cemiyeti 1963 yılında birkaç ileri görüşlü girişimci Çanakkaleli genç tarafından kurulur. İlk başkan Avukat Ekrem Güven, ikinci başkan Avukat Cahit Altan’dır. Derneğin kurucu üyeleri İzzet Melih Dilmaç, Cahit Altan, Suzan Argovan….dır.
Derneğin köylü
Derneğin ilk girişimi Çanakkale’de bir turizm festivali düzenlemektir. Yapılan hazırlıklar sonrası 11-18 Ağustos 1963 tarihlerinde bir festival düzenlenmesi kararlaştırılır. Festival garajın önündeki geniş saha ve Halk Bahçesinde Lunapark şeklinde açılacak, ayrıca ziraat bahçesinde bir ziraat sergisi açılacaktır. Turizm vekaleti ve dönemin Çanakkale valisi Hakkı Nevzat Baykal da festivali desteklemektedir. Festivale il genelindeki bankalar, fabrikalar ve büyük kurumlarda katılacaktır. Bu ilk festivalde İzmir fuarı örnek alınmaktadır.
15 Aralık 2011 izzet Dilmaç
Yapmadığım başkanlık kalmadı kızım. Çanakkale Spor Kulübü başkanlığını da yaptım. Eski Çanakkale Sporun babası olan Türk Gücü Kulübü vardı onun başkanlığını yaptım. Dernek başkanlıkları yaptım. Turizm Derneği’ni kurdum. Yani kurdum derken tabi ben ön ayak oluyorum. Ön ayak olduğum için kurucu babası ben oluyorum. Onun için söylüyorum yoksa bundan bir övünme payı çıkartmak niyetinde değilim. Ama öyle oluyor birisi çıkacak ve bunu yapacak. Başka türlü olmuyor bu iş. Neyse hep biz çıktık öne. Çanakkale turizm festivalini kuran, yine biliyorsunuz sizde var orada, onu da yine ben yaptım. Bununla hem gurur duyuyorum iftihar ediyorum
-HÜSEYİN ULUARSLAN DÖNEMİ
KENAN ÇELİK
Çanakkaleliyim, Yenice Bağlı köyünden, emekli öğretim görevlisiyim. Daha önce ilkokul öğretmeniydim. Mardin de ortaokul, sonra Artvin meydancık, oradan Konya’ya, sonra Çanakkale’ye Anadolu lisesine geldim. Fulbright bursuyla Amerika’ya gittim, dönünce de Anadolu lisesine verdiler. Orada 12 sene kadar çalıştım. Oradan da üniversiteye geçtim, İngiliz dili ve edebiyatı bölüm başkanlığı yaptım, orada 6-7 sene çalıştım ve emekli oldum. İstanbul da üniversiteye giderken (o zaman Fikirtepe’de Atatürk Eğitim Enstitüsü) turizmle tanıştık, sonra buraya gelince, Çanakkale de dil bilen çok azdı polisle bir olay oluyor bizi çağırıyorlar, adliyede bir tercüme gerekiyor bizi çağırıyorlar, vilayette valinin bir misafiri geliyor bizi çağırıyorlar bizde onlara , karşıyı şehitlikleri Trova’yı gezdiriyoruz, böyle ola ola biz tarihçi olup çıktık. Sonra Hüseyin abiyle tanıştım, Hüseyin Uluarslan Çanakkale de ki ilk turizmcilerden, C grubu bir acentası var. Bir gün kırtasiye dükkanında tanıştık. Beni tanıyınca hemen tamam gel dedi çünkü dil bilen adama çok ihtiyaç var, ondan sonra onun yanında rehberliğe başladık. Cumartesi Pazar günleri onunla birlikte gidiyorduk, burada bunu söyleyeceksin burada bunu söyleyeceksin falan, onun da bir kütüphanesi vardı çok zengin değil ama bayağı kitap vardı. Çoğunu okudum ben, hem konuyla ilgili hem Truva’yla ilgili her şeyi, öğrenmiş oldum hatta ilk turumu da Truva’ya yaptım, gemiden çıkmışlardı Amerikalı arkeologlar, California Üniversitesi’nden, tereciye tere satmak gibi bir şey ondan sonra su gibi terlediğimi biliyorum.
O zamanlar da profesyonel turizmci yoktu buralarda işte okullar buraya yığılıyordu, en son işte milli eğitim müdürü Kemal bey kurs açtı. Mehmet Akif Ersoy kültür merkezinde, oraya derslere gidiyorduk. Sonra profesyonel şey olduk, sonra alan kılavuzluğu işte..
Siz bir ara yönetimde de görev almıştınız değilmi ?
Tabii tabii (Genel kurullarda)Hüseyin abi oturuyordu işte şu geldi bu geldi çağırıyordu kimse gelmiyordu. İlk toplantılar olmuyordu ikinci toplantılar oluyordu biz ondan sonra işte bir nevi angarya gibiydi fazla ilgi yoktu yani.
Dernekte çalışmaları nasıldı biraz daha bunu açabilirmiyiz?
Genellikle işte kurslar vardı. Her sene turizm sektöründe çalışan aşçı, garson, rehber gibi çalışanlara yılın ödülü veriliyordu. Hatta bir hatıra anlatmıştı bana burada bir otelde çalışmış bir personele bir plaket vermiş. Sonra adam Kuşadası’nda 5 yıldızlı otelde çalışıyormuş, oraya gittim ben diyor kalmak için Hüseyin abiye “sen beni hatırladın mı bana plaket vermiştin bak şimdi burada en iyi otelde çalıyorum” demiş. Bunlar ufak şeyler ama kıymetli oluyorlar yani insanı teşvik ediyor…
Kurslar vermişler, İngilizce kursları, İngilizce bilen yok o zaman, ilk kursları dernek yapmış. Biliyormusunuz, Hüseyin bey’in yapmak isteyip te yapamadığı bir şey var mı ?
İşte şey yapayım dedi, Amerika’da 12 tane Truva varmış, Truva adındaki kentler varmış, oradan birisini buraya getireyim dedi fakat o olmadı başaramadık, para mı olmadı, gelmediler mi bilmiyorum yani onu hep söylüyordu ama gerçekleştiremedi.
Derneğin bugünkü durumunu nasıl görüyorsunuz, bir de gelecek zamanlarda neler yapmalı?
Hatırlıyorum derneğe o zaman fazla ilgi yoktu fazla üye yoktu. Şimdi bayağı üyesi var isimlere bakarsanız 200-300 kişilik bir liste var. Evet ama yeniçeri ocağı gibi bir şey listede bir sürü isim var ama geliyorsun hiçbir şey yok.
Sonra başka arkadaşlar Ahmet kaşıkçı ve başka arkadaşlar geldi, şimdi güzel yeri de var. Şimdiki başkan da faal çalışıyorlar. Turizm geliştikçe de derneğin faaliyetleri artıyor
MUZAFFER BAYRAKTAR
Sizi sizden dinlesek, kendinizden kısaca bahseder misiniz?
1970 yılında babam buraya tayin oldu. Ben lise sonu burada okudum. Sonra Ankara Eczacılık Fakültesi, 1976-77 döneminde mezun oldum. 4 yıl memuriyet ve askerlik. 1981’de de Çanakkale’de bir eczane açtım serbest meslek erbabı olarak.
Çanakkale’yi tercih etmemin sebebi de bir kere müthiş bir doğası var. Çanakkale’ye baktığımızda tarih olarak, hem geçmiş dönem tarihiyle, hem antik dönem tarihiyle, hem de yakın dönem tarihiyle harikulade. Tam bir arkeoloji denizi üzerinde olan bir yer. Dolayısıyla ben burayı tercih ettiğimde, arkadaşlarım senin gibi adamın ne işi var orada dediler. Dünyaya bir defa geliyorum, ben bu kenti çok seviyorum, dedim. Çanakkale’ye 1960’lı yıllarda ailecek geldiğimizde de Çanakkale o zaman her ne kadar baktığımızda batının şarkı’ydı. Çanakkale’ye henüz çok fazla hizmet gelmemişti.
Turizm Tanıtma Derneği ile nasıl tanıştınız?
Rahmetli Erdal İnönü ile beraber, yine tanınan simalardan İsmail Özay ile beraber Çanakkale’de SODEP’in kurucularındanım. SODEP’in kuruculuğu döneminde 1983 senesinde İzzet Abi’yle tanıştık. O da il başkanı olarak kurucuların başındaydı. Tabi İzzet Abi bizim aynı zamanda baba dostudur. Cahit Abi zaten 1960’lı yıllarda CHP eski il başkanlıkları yapmış.
Rahmetli Cahit Abi’yle biz komşuyduk, hemen hemen aramızda bir 10 metre fark vardı. Dolayısıyla hem baba dostu hem de abimizdi. Dolayısıyla ailece de çok yakındık. Tabi benim buraya yerleşmemle beraber onlar bizi gözlemlemişler. Benim derneğe girişim de 1980’li yıllarda oldu. O kadar çok derneğe girmişliğim var ki , tabi tam da tarihini bilmiyorum. 1989’da İsmail Özay Belediye Başkanı oldu. 92 senesi olacak, bu eski Şehir Kulübü Türkan Saylan Merkezi oldu. O zamanlar biz İzzet Abi’le ikimiz İsmail Özay’a gittik -bu önemlidir- şuan park yeri olarak kullanılan arka tarafı opera ve bale merkezi yapalım dedik. Bunu imar planında, paftasında tescilledik. Sonrasında bunu gerçekleştiremedik. Bu projeleri sürdürebilmek için mutlaka kamu ve yerel yönetim arkanızda olacak. Onu beceremedik.
Biraz Hüseyin Bey’den bahsedebilir misiniz?
Şimdi Hüseyin Abi şahsına münhasır, çok sert bir adam. Uzun yıllar derneğin başkanlığını yapmış ve yalnız kalmış biri. Benim zamanımda dernek başkanı Hüseyin Abi değildi. Onu tam hatırlamıyorum ama mesela Seyran Çebi vardır o da çok enteresandır. 1963 senesinde Çanakkale’de yedek subaylık yaptığı dönem “DUR YOLCU” yu yapan kişidir. Ve bir dönem de burada zannediyorum 2 veya 3 yıl turizm müdürlüğü yaptı.
Benim Hüseyin Uluarslan’la direk ilişkilerim olmadı. Hüseyin Uluarslan hem çok mücadeleci, aynı zamanda meslekten olmasıyla da, dolayısıyla belki de derneğin bugüne varmasında Hüseyin Uluarslan’ın çok büyük katkısı var. İlişkilerimin fazla olduğu kişiler Cahit Altan ve İzzet Abi’dir.
İzzet Abi derneğin kuruluşunda yer almış daha sonra yönetimde falan görev almamış.
İzzet Abi çok yönlü bir insandı. O dönemde 2000’li yıllara kadar olmazsa olmazdı. Çanakkale’de kurulmuş hemen hemen bütün derneklerinin, bütün vakıfların mütevelli olarak, dernek üyesi olarak başında yer almıştır.
Derneğin yaptığı etkinlikler hakkında biraz konuşabilir miyiz?
Benim tarih kültür vakfı başkanlığım döneminde, 1990’lı yıllardan günümüze kadar Çanakkale’nin özellikle tarih ve kültür anlamında, turizm anlamında önemli bir kent olduğu ile ilgili mücadelemizi veriyoruz. Mesela bunlarla ilgili Ticaret ve Sanayi Odası, Çanakkale Tarih Kültür ve Vakfı, Çanakkale Turizm ve Tanıtma Derneği, başkanları ve yöneticileri ile beraber ortaklaşa yaptığımız etkinlikler vardır. Aslında İsmet Bey iyi bilir, biz onunla da beraber Ticaret ve Sanayi Odası’nda çalıştık. Kuzey Ege Bölgesi turizmi için Kuzey Ege Turizm Koridoru mücadelesi verildi. Ve nitekim de bakanlık verilerine girdi.
Turizm derneğinin aslında filizlenmesi ve toplumda tanınırlığı açısından baktığımızda ölü bir dönem var. 1963’ten sonra bazı kişilerin üzerine kalmış bir dernek olarak görüyoruz. Ondan sonra sürdürmüşler ama aktif değiller. Aslında baktığımızda bu ölü dönem 2000’li yıllardan sonra, buradaki arkadaşımız, hocamız ondan sonra İsmet Bey döneminden sonra filizlendi. Dernek son 20 yıldır aktif yaşamını gösteriyor.
Size göre Çanakkale Turizm Derneği’nin başardığı etkinlikler, faaliyetler ya da başaramadığı faaliyetler nelerdir?
Dediğim gibi son 20 yıldır dernek aktivitesini gösterdi ve toplumla buluşmaya başladı. Toplumla buluşmayan her dernek, vakıf veya sivil toplum örgütü bence görevini yerine getirmemiştir. Toplu buluşmak gerekiyor.
Aslında burada işin püf noktası -başarısızlık sözcüğünü kullanmak istemiyorum- bu gönüllülük esası ile sürdürebilir insanların yönetime seçilmesi lazım. Yönetime seçilen insanların bir alt yapısının olması lazım, lafügüzafta insanlar yönetimde olmamalı. Orada bütün heyecanı oraya koymalı çünkü bu hangi dernek olursa olsun çok zor bir iş.
Sizce dernek (yöneticileri) ne yapabilirlerdi?
Şöyle bence Çanakkale turizminde en önemli handikaplardan bir tanesi, bütün sivil toplum örgütleriyle beraber iş birliği yapılamamasıdır. Kurucularından biri olduğum Çanakkale Turistik Otelciler Derneği, Turizm Derneği de orada bir dönem bunun kavgası oldu. Biz dedik ki bütün sivil toplum örgütleriyle beraber iş birliği yapalım. Ama orada mesela onu başaramadık. Seyahat acentaları, ÇATOD, Turizm Tanıtma Derneği bunlar olmazsa olmazlar. Seyahat acentası ve turizm konusunda olan tüm sivil toplum örgütlerinin eşgüdüm hareket etmesi lazım. Bunun içerisinde Rehberler Derneği de var. Bunu gündeme getirdik fakat bu iş birliği sağlanamadı. Bu küçük kentlerde bilhassa hırsa dönüşüyor bazı şeyler, dernekleşmede bencil duygular var. Bu kısırlaşma toplumla buluşmayı da etkiledi.
Bu işe tüm dernekler olarak da öncülük etmeliyiz. ÇATOD, Rehberler Derneği hatta Aşçılar Derneği var, mesela şimdi gastronomi dernekleri de kuruldu. Dolayısıyla bir bütüncül baktığımızda bunlarla eşgüdüm hareket ederek, bir çatı örgütü kurulmalıdır. O çatı örgütüyle beraber de biz toplumun bütün katmanlarıyla buluşmalıyız. Var olan değerlerimizi biz maalesef bir gonca çiçek gibi açtıramıyoruz. Bir zayıflık var. O zayıflığı da harekete geçirebilmek için öncü olmak lazım.
Burada şunu da vurgulamalıyız. Turizm Derneği neler yapmalı. Mevcut değerlerini koruyan bir dernek statüsü dışında dediğim gibi, bu kentin turizmini koruyarak gelişmesini sağlamalıdır. Dolayısıyla yerel yönetimlerle beraber çok ciddi toplantılar, konferanslar yapmalıdır. Tarih Kültür Vakfı döneminde, aynı zamanda Ticaret Odası’nın da turizm komite başkanlığı zamanında ben yaptım mesela. İsmet Bey de o toplantılara katıldı, bunu çok iyi hatırlar. Biz Çanakkale’nin bütün yerel yönetimleriyle tek tek buluştuk. Mesela bir tanesi dedi ki imara bastırın. Bu taşlaşma ve betonlaşma turizmin canına okuyor. Dolayısıyla bugün belki ziyaret cazibesi var ama yarın bu insanlar gelmeyecekler. Çünkü siz var olan değerleri kaybettiğinizde dolayısıyla turizmi yapamazsınız.
Siz bir turizmci olduğunuz için turizm gözüyle baktınız ama bizim derneğin adı Çanakkale Turizm ve Tanıtma Derneği. Tanıtma açısından da baktığımız zaman neler söylemek istersiniz?
Turizm zaten dünya literatüründe tek başına bir sözcük. Turizm denilince tanıtmadan turizm yapma şansı zaten söz konusu değildir. Tanıtma nedir var olan değerlerimizin kristal bir şekilde halkla buluşması demek. Çanakkale’nin müthiş değerleri var. Geldiğimiz nokta aynı, az önce de bahsetmek istediğim oydu. Var olan değerlerle ilgili konuları tematik olarak alacağız ve bunu toplumla buluşturacağız. Bu çok önemli. Bunun içerisinde fuarlara katılmak vs. bunları geçiyorum. Bunlar da önemli ama ondan ziyade Çanakkale’nin insanlarından daha Troy a’yı görmeyen, Kaz Dağları’nı bilmeyenler, Gökçeada’ya, Bozcaada’ya gitmeyenler, Yenice’yi bilmeyenler var. Dolayısıyla ilk önce biz kentlimizi turizmle buluşturmamız lazım. Bu bir tanıtımdır aslına baktığınızda. Bunu da en güzeli paneller, forumlar, konferanslar yaparak, halkla buluşturarak yapmalıyız. Bu konuda sektörde çok ciddi duayen arkadaşlarımız var. Onları getirir, onları halkla buluştururuz. Mesela eğitim açısından, sağlanabilirse okullarda da turizmi tanıtmamız gerekiyor. Benim de projelerim arasında var, bu dönem veya önümüzdeki dönem olacak. Bakın turizm deyince işin içine çevre değerleri de giriyor. Çevresi kirli olan bir yerde mümkün değil turizm yapamazsınız. Hem yapamazsınız hem eleştiri alırsınız.
-AHMET KAŞIKÇI DÖNEMİ
AHMET KAŞIKÇI
1946 Gelibolu doğumluyum. Ben dört duvar kitap arasına doğmuşum. Anneanneme Fatma Molla derlermiş, o mahallenin muallimesi. Annem de kalfasıymış. İlkokul ve sanat okulunu orada okudum. Sonra öğretmen okulunu açıktan bitirerek öğretmenlik hayatına atıldık. 33 yıllık öğretmenlik hayatından sonra da Olay TV’de 3 yıl yöneticilik yaptım.
İlk tayin olduğum yer Gelibolu Bayramiç Köyü. Oradan askere gittim. Adıyaman’da 3 yıl kaldık. Eşimle beraber gittik, asker olarak gittiğim için onun da tayinini oraya yaptırdım. Sonra Ayvacık’a tayin olduk. Ayvacık Ahmetçe Köyü’nde 4 yıl kadar kaldık. Oradan Kumkale’ye okul yöneticisi olarak geçtik. Sonra Gazi okuluna geldik. Gazi okulunda 3 yıl kaldıktan sonra ilköğretim müdür yardımcısı olarak tayinimiz çıktı.
Turizm Tanıtma Derneği ile nasıl tanıştınız?
Dernek ile kurucularından Avukat Cahit Altan sayesinde tanıştım. Çanakkale ile ilgili şiirlerimi gönderiyordum. Saat Kulesi’nin arka tarafında Hüseyin abinin (Uluarslan)dükkânı vardı o zaman. Bunlar çok güzel bizim derneğe de transfer edelim bunları diyordu. Böyle başladı dernekle tanışmam. Tabi üye olalım, çalışalım diye hem Cahit abi, çok iyi karşıladı sağ olsun. Aynı zamanda 101 yaşında ölen kurucu üyemiz(İzzet Dilmaç)de iyi anlayış gösterdiler. Bu şekilde başladık, üye olarak girdik.
Üyelik zamanlarında sanırım, Turizm Tanıtma Derneğinin açtığı bir kurs var?
Çanakkale’de açılan ilk karşı alanla ilgili bir kurs.
Ekrem Abi vardı. Ekrem Boz. Boğaz Komutanlığı Kurmay işlerine o bakar, yürütürdü. Bu çalışmaları yaparken bütün Gelibolu Yarımadası’nı gezdik, her yerini, nerede ne olduğunu öğrendik. Hüseyin Abi orada dedi ki; bu kursu Milli Eğitim Müdürü ile de görüşelim resmileştirelim. Böyle bir çalışma Cumhuriyet okulunda başladı. Hatta Milli Eğitim Müdürlüğü belge de verdi.
Bu ilk kurstur değil mi? İlk olması açısından önemli.
Evet, ilk. Daha sonra bakanlık bu işe el atmaya başladı. Bakanlık vermeye başladı.
İzzet Bey, Cahit Bey, Hüseyin Abi’den bahsedelim biraz. Onların üçüyle de bayağı yakın çalıştınız.
Cahit Abi ile de İzzet Abi ile de benim televizyon programlarım var. O, yazılar daha sonra yazmaya başlayınca bilhassa Cahit Abi’nin çok hoşuna gitti. O derneği sahiplenmemiz lazım dedi. Hüseyin Yıldız’ı da aldık nihayet. Aynı zamanda Fikret Karayalçın da bu işin duayeni, Amerika’da rehberlik yapmış. 2-3 dil biliyor, haliyle çok cevval bir arkadaştı. Biraz Hüseyin Bey ile olumsuz bir takım şeyler oldu. Ondan sonra o başkan seçildi.
Uzun bir süre Hüseyin Bey devam etti 20 yıl kadar. Ondan sonra kısa bir süre Fikret Bey başkanlığı devraldı. Sonra?
Evet. Sonra ben seçilmiş oldum. 12 yıl kadar sürmüş oldu. Ama benim dönemimde haftada bir, en geç 15 günde bir toplantı yapılırdı. O toplantılara ya bir milletvekili, ya vali, ya idari müdürlerden birileri ya da karşı taraftaki yetkililer davet edilirdi.
Tam da onu soracaktım. Bu dernek kurulduğu zaman ilk yönünü daha çok Troia’ya çevirmiş. Festivallerde yer almış. Bayağı etkinlik sağlamış. Zaten kuruluş amaçlarından bir tanesi bu. Festivallerde önemli roller almış. 2000 yılına kadar böyle devam etmiş. Sonra sizin zamanınızda makas değiştirmiş. Yarımada’ya yoğunlaşılmış. Oysa siz arkeolojiyi de çok seviyorsunuz, herhalde bir nedeni olmalı?
Yarımada’da yanlış tanıtımlar yapılıyordu o dönemde de. Belgesiz, bilgisiz kişiler bir takım safsatalar anlatıyorlardı. Buranın daha iyi aydınlatılabilmesi için buraya önem vermek gerekiyordu. Daha sonra vali geldiğinde, 89’da, ben yılın öğretmeni seçilmiştim. Beni de es kaza komisyona almışlar yılın öğretmeni olduğumuz için. Kendisine teklifte bulunmuştuk. Bir haftalık bir kutlama yapılıyor ya, şimdi de sürdürülmeye çalışılıyor daha doğrusu. O zaman daha geniş olsun Sayın Vali dedim.
Bu alan kılavuzluğu konusu da oldukça uzun bir konu, ona ayrı bir program yapmak gerekir. Ama derneğe bir isim değişikliği yapmak durumunda kaldınız.
Mustafa Kemal Yalınkılıç, o dönemde Orman Bakanlığı Genel Müdürlüğünü yürütüyordu yanılmıyorsam derneğin adını değiştirelim dedi. Turizm Tanıtma ve Alan Kılavuzluğu Derneği olsun. Olur dedim, yaparız. Ama dernekte sadece alan kılavuzları olacak, diğerlerini dernekten atacaksınız, dedi. Dediğiniz yani reva-i hak mıdır, dedim. Ben derneği kuranlara, lütfen buyurun biz burayı Alan Kılavuzluğu Derneği haline getirdik mi diyeceğim. Kesinlikle olmaz öyle bir şey dedim.
Bu konu da çok uzun. O zaman şöyle yapalım. Sizin bu 12 yıllık başkanlık döneminizde çok işler yaptığınızı da biliyorum. Kitaplar ürettiniz…
Tabi halka yönelik şeyler olsun dedik. Arkadaşlarla birlikte bir yarışma düzenleyelim dedik. Türkiye’den Çanakkale’ye Anılarla Bakış. Bu anılarla bakış bir yarışma halinde yapılsın ve bir kitapçık haline getirilsin diye düşündük. Başka kişilere vermektense, en iyi bilen yönetim diye, bunun komisyonu da biz olduk aynı zamanda. O dönemdeki vali yardımcısından da bu anılara ait belgeleri yollamalarını rica ettik. Bunları muhafaza edebilir misiniz dedik, edemeyiz dedi. Belgeleri isteyecektik yani; nedir işte çeviridir, o güne ait mektuptur, onlar da beraber girecekti. Çok güzel anılar oluştu. Daha sonra “Türkiye’den Çanakkale’ye Şiirlerle Bakış” şiir yarışması ve sahne oyunları düzenledik.
Bunlardan 1000’er tane falan bastrımışsınız.
Tanıtım olarak 1000’er tane bastırdık, evet. Bunları bütün illere ve ilçelere, ilçe Turizm Müdürlüklerine gönderdik. İşte o zaman buraya akın daha fazla olmaya başladı.
Bir de “Sahne Oyunlarıyla Çanakale’ye Bakış” var değil mi? O da basıldı mı?
Evet, basıldı tabi. Tabi bunun yanında dediğim gibi, her 15 günde bir, en geç haftada bir toplantılarımızı salonlarda yapardık. Bu şimdiki otel yapılan yerdi, sağ olsunlar o zaman dernek malı olarak alınmış, çok iyi değerlendi.
Zaten bugüne kadar diri ve canlı kalmasının tek nedeni o mala sahip olmaktı. O yüzden hakikatten nur içinde yatsınlar.
Evet, kendileri çok ileri görüşlülermiş. Ve o dönemi sanıyorum arşivde anlattı abimiz. Sanıyorum o dönemde festival yapılsın diye, 5 bin lira bir para verilmiş. Halk bahçesinin çevresi askerler tarafından tellerle çevrilmiş. İşte at yapılmış falan o dönemde. Bilet basılmış, onun bir kısmı özel idareye, bir kısmı derneğe aktarılacak şekilde. İlk defa, sanatçılar getirilmiş. Yani ilk kurulan o festival, bugün bence Çanakkale’yi sürükleyecek bir festival haline dönüşmesi gerekir idi. Ama maalesef ihmal edilmiş.
zamanla her şey boyut değiştiriyor. O festival de biraz boyut değiştirdi. İlk zamanlar fuar gibiydi, İzmir fuarını örnek almışlar. Şimdi ise konserlerin ağırlıklı olduğu bir etkinliğe dönüşmüş.
Çanakkale adı, Gelibolu adı bütün dünyada bilindiğinden daha da geniş kapsamlı olmasını istemiştik.
Böyle bir teşebbüste de bulunmuştunuz siz değil mi? Bir sürü savaşa katılan ülkelerin çocuklarını davet etmiştiniz. Sadece iki tanesi cevap vermişti. Almanlar ve Hindistanlılar. Sonra Almanlar vazgeçmişler. Hintliler gelmiş.
Evet, sadece Hintliler geldi de, bu biraz da bizim yönetimimizin bigâne kalmasından kaynaklandı.
Yönetiminiz zamanında hem Çanakkale içi, hem Çanakkale dışında çok geziler yapmışsınız. Bütün üyeler hep anlatıyordu bu gezileri ama 2 tanesi özellikle dikkat çekici, sonra da önemli sonuçlara ulaşmış. Bir tanesi Bigalı Mehmet Çavuş, bir de Seyit Onbaşı var.
Tabi Bigalı Mehmet Çavuş’un mezar taşını biz yaptırdık. Seyit Onbaşı var. Bir de Müstecip Onbaşı’ya bile gittik Bursa’ya. Orada gazeteler bile yazdı. Biz unuttuk ama Çanakkale unutmadı gibilerden. Müstecip Onbaşı’nın o işte altın masa, saati falan almış olduğunu açıkladık. Buradan toprak alıp götürdük, mezarını ziyaret ettik. Müstecip Kılıçarslan, o meşhur “Turkuaz” denizaltısını vuran kişi, tarihe adının altın harflerle yazılması gereken kişi.
Şimdi bazı böyle kutlamalar var. Onları da ilk başlatan bu dernektir. Mesela Mesudiye Zırhlısı, özellikle 9 Ocak son Seddülbahir’den kaçışları.
Mesudiye’nin batırılışı 13 Aralık. Boğaz Komutanlığı Kurmay Başkanı vardı, o arkadaşla beraber oraya özel olarak bayrak bıraktık. O dönemde ilk biz başlatmış olduk. Sonra resmi bir tören haline dönüşmüş oldu.
Bunlar çok önemli şeyler. İlk yapmak.
Tabiki. Anafartaları başlatalım dedik, o zaman kutlanıyordu ama bu kadar değildi. Onu empoze ettik. Alçıtepe ve Seddülbahir’deki de devlet töreni haline geldi. O zamanlar hep yazışmaları yaptık. Uyandıramadık ama etkimiz olmuş demek ki.
Bu arada ilk Çanakkale Deniz Zaferi kutlanırken Hasan Mevsuf da kutlanmış, sonradan orası unutulmuş. Biz bu sene orada ilk defa bir kutlama yaptık hatırlarsanız. Orası asla unutulmaması gereken bir yer.
Tabi Cevat Paşa’nın Hasan Hulusi hakkında söylediği sözler çok önemlidir, haliyle kendisi de Kilitbahirli’dir zaten. Eğer 18 Mart Zaferi’ni kazanmış isek, Nusrat Mayın Gemisi’nin o döşediği 26 mayın kadar oradaki tabyanın önemi var.
Hüseyin Yıldız,
Çanakkale’nin Biga ilçesinin Abdiağa Köyünde 3 Kasım (1943)? tarihinde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu ise Biga Ortaokulunda okudum. 1959-60 yılında Çanakkale öğretmen okulunda okumaya başladım. 61-62 öğretim yılında Çanakkale öğretmen okulunda köy ilkokul öğretmeni olarak mezun oldum. İlk öğretmenliğim Bilecik ilçesinin Bozüyük kazasının bir köyünde başladı, 1 aylık süreçten sonra tayinim Çanakkale Ezine Bahçeli Köyüne çıktı. Bahçeli Köyünde 2 öğretim yılı çalıştım. 1960 yılında Manisa’ya askere gittim ve Manisa’da 4 ay askerlik yaptım. Askerlikten sonra 4 Eylül 1960 yılında çekilen kurada Adıyaman’ın (Serhatlı)? Köyüne er öğretmen olarak atandım ve 2 öğretim yılı o köyde hizmet ettim. O köy herkesin bildiği Nemrut Dağına çok yakın olan bir köydü ve çok da turist gelirdi. Köylüler, turistleri katırlarla çıkartırlardı. Benimde Nemrut Dağına birkaç defa çıkmışlığım oldu. Mayıs 1966 tarihinde okullar tatil olduktan sonra Çanakkale ili Ezine ilçesi Akköy’üne tayinim çıktı ama hiç göreve başlayamadan tekrar Çanakkale merkez Yağcılar Köyüne geldim ve orada 2 öğretim yılı hizmet ettim. Daha sonra evlendim ve eşimde başka köyde öğretmendi. Ben 2 yıl eşimin olduğu köye gidip geldim. 1968-1969 öğretim yılı bittikten sonra tayinim Çınarlı Köyüne çıktı ve orada 8 yıllık bir görevim oldu. 1977-78 eğitim öğretim yılında Çanakkale Cumhuriyet Okuluna göreve başladım, 5 yıl müdür yardımcılığı yaptım. Erol Bey emekli olunca beni okul müdürü atadılar ve 18 yıl okul müdürlüğü görevi yaptım. 2002 yılının sonunda Milli Eğitim Müdürlüğü görevine atandım. 2003 yılının Kasım ayına kadar Milli Eğitim Müdürlüğü görevi yaptım ve tekrar kasım ayında okuluma döndüm. Daha sonra 2005 yılında emekli oldum. 43 sene öğretmenlik hizmetim oldu.
Çanakkale turizm tanıtma derneğiyle nerede tanıştınız?
Turizm haftaları kutlanıyordu ve 15-20 yıl boyunca sunuculuğunu ben yaptım. O zamanlar Hüseyin abi beni derneğe üye yaptı. 90’lı yıllarda bir seçimde beni yönetime aldı ve yönetimde çalışmaya başladım. Ben, Ahmet Bey, Cemalettin, Sabri yönetimde başladık.
Turizm tanıtma derneğinin alan kılavuzluğuyla ilgili kursu vardı. Sizde o kursa katılanlardan birisisiniz, bize kısaca anlatır mısınız?
Hüseyin abi Çanakkale turizmine çok faydası olan abimizdi. Hüseyin abi bizim sunuculuk yaptığımız zamanları zaten biliyordu. Hatta bir gün Truva Otelinde turizmle ilgili bir etkinlik yapmıştı ve ben orada da sunuculuk yaptım. O yönetimde iken ‘’insanlar buraya gelmeye başladı ama buraları anlatacak birileri lazım rehberlik kursu açalım’’ dedi. Biz 5 gece ‘’Çanakkale savaşları rehberlik kursu’’ adı altında okulda kurs açtık. Hüseyin abi ders verdi, Ekrem abi vardı, Mehmet İhsan Genç arkadaşımız ders verdi. Biz o zaman kursa katılan 16 ya da 17 kişiydik. Ahmet Kaşıkçı, Halis Bey, Bünyamin Bey, Gülşen Hanım, Hanife Hanımda vardı. Biz kursu bitirdik, Hüseyin abi belgeleri hazırladı ve o belgeler Bakır Otelin salonunda bize verildi. Biz belgeleri aldık ve rehberlik yapmaya başladık. Gelenlere anlatıp kendimizi yetiştirmeye çalışıyorduk, ücret almıyorduk. Daha sonra buraya ilgi uyanmaya başladı.
Bir müddet sonra yönetime girdim dediniz. Hüseyin Bey zamanında dernek ve festivalle de ilgilenmiş ama Ahmet Beyin zamanında aks değiştirmiş sadece karşı savaş alanlarıyla ilgilenmeye başlamış ve diğerleri daha geri planda kalmış. Sizde tam o sırada yönetimdeydiniz neler yaptınız o aşamada?
Karşısı yavaş yavaş gündeme gelmeye başlayınca insanlarımız buraya ilgi duymaya başladı ve bize müracaat ediyorlardı. Biz yetişebildiğimize yetişiyorduk ama yetişemediğimize ise diğer dernek üyelerinden görev veriyorduk. Bu derneğe bir ilave yapalım dedik ‘’Çanakkale turizm tanıtma ve alan kılavuzları derneği’’ diye bir değişiklik yaptık. Bu genel kurulda oy çokluğuyla yapıldı ama fazla durmadı tekrar eski adına döndü. Biz o zaman Bigalı Mehmet Çavuşu gündeme getirdik, köyüne gittik ve kabrine mermerden bir mezar taşı yaptırdık.
CEMALETTİN YILDIZ
Emekli ilkokul öğretmeniyim. Öğretmenliğimin son yıllarında Çanakkale İstiklal İlköğretim Okulunda görev yapıyordum. Çanakkale’deki turizm için çok değerli olan Ekrem Boz abiyle tanıştım, onlar rehberlik kursları açıyorlardı. Ahmet Kaşıkçı’nın eşi, benim ve eşimin köyümüzdeki ilkokul öğretmenimizdi oradan onlarla tanıştım. 1997 yılında beni dernek üyeliğine davet etti bende Çanakkale turizm ve tanıtma derneğine üye oldum. 25 yıldır da dernekte çalışıyorum. 10 yıldan fazla da Ahmet Kaşıkçı’nın başkanlığında yönetim kurulu üyeliğinde bulundum. Elimizden geldiğince Çanakkale turizmini tanıtmak, geliştirmek için işbirliği yaptık ve sonunda Çanakkale turizmine çok önemli eser kazandıran Sefer Göztepe’ye teslim edip yönetimden çekildim ama her zaman desteğimi onlara verdim. Onların yaptıklarıyla da gurur duyuyoruz. Biz işlerin temelini atmaya çalıştık onlar bizden daha başarılı işler yaptılar.
Siz derneğe girdiğinizde Ahmet Bey başkanmış. Daha eski olarak Hüseyin Uluarslan, İzzet Melih Dilmaç, Altan Bey vardı onlarla diyalogunuz, ilişkiniz var mı?
Hüseyin Uluarslan’ın vali yardımcısı ile sözlü takışması olmuş bundan dolayı da vali yardımcısı onu dernek başkanlığı görevinden almış ve başkan yardımcısı Ahmet abiye de derneği teslim etmiş. Ahmet abi de bana yönetim kuruluna sende gelir misin diye teklif etti. Kabul ettim ve birlikte çalıştık. Ben Hüseyin Uluarslan’ı o şekilde tanıdım. Derneğin yönetim kurulundayken gazeteci Mehmet Cantürk gelirdi ve çok güzel sohbetler ederdik. Ben Ezineliyim, avukat Cahit Altan diye ismini duyardım ama burada tanıdım dünya iyisi bir insandı. Eşi emekli öğretmendi, eşinin babası İstiklal harbinde pilotluk yapmış. Onlarla çok iyi münasebetlerimiz oldu. Hüseyin Uluarslan, İzzet Melih Dilmaç, Mehmet Cantürk yönetimde bulunduğumuz sırada onları her türlü faaliyetimize davet ettik. Onlara hem saygıda kusur etmedik hem plaketlerle onurlandırdık. Yaptıkları iş gerçekten çok güzeldi onları minnet ve şükranla anıyorum.
Dernek yönetiminde Ahmet Beyle birlikte birkaç dönem bulundunuz. Yönetim sırasında neler yaptığınızdan bahseder misiniz?
Ahmet abi arkeolojiye çok meraklı, Çanakkale tarihine de aşırı bir merakı vardı. Derneğimizin kuruluş amacı Troya festivali. Bizler yönetimdeyken Troya festivalinde Atatürk’ten de bir bölüm olmasını da istedik. O zaman belediye başkanı İsmail Özay’dı. Gittik Atatürk’ün Çanakkale’de bulunduğu sıradaki fotoğraflarını büyüttürdük ve bir sergi açalım dedik. Ondan vazgeçtik fakat sonra Ekrem Boz eğitim araçlarıyla geceleri kordonda Çanakkale savaşlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk konulu sinevizyon fotoğraf gösterimi ve anlatımlar yaptı. 10 Ağustos Atatürk’ün şahlandığı, saatinden vurulduğu, Anafartalar kahramanı ünvanı olduğu gün. 10.000 kişilik bir tümen yönetiminde 60.000 kişilik bir Anafartalar ordu grubunu yönetmeye geçti. Atatürk’ü öne çıkartmayı düşünüyorduk bazı zorluklarla karşılaştık olmadı ama yine derneğimizin üyesi Ekrem Boz çok güzel bir şekilde 10 Ağustos Troya Festivalinde halka anlatarak tanıttı. Onu da minnet ve şükranla anıyorum oda Çanakkale turizmine çok güzel işler yapmıştı.
Yayınlar, kitaplar çıkartmıştınız.
Önce tanıtımları broşürlerle yapalım dedik. Sonra gravürler sergisi açtık, köy okullarından her bir okulu her yıl aracını tutup onların kumanyasını verip bir arkadaşımızı da rehber tayin edip Çanakkale şehitliklerine gezmeye götürüyorduk, üyeleri gezdiriyorduk. Çanakkale’nin çevre köylerinden bir okulu karşı şehitlikleri gezmeye götürüyorduk. Bunun yanında dernek üyelerini de şehitlik, Troya, Assos, Gelibolu gibi değişik yerlere geziye götürüyorduk. Ahmet abi hem şiir yazar, hem kalemi çok güçlüdür. İlk olarak şiir yarışması yaptık ‘’şiirlerle Türkiye’den Çanakkale’ye bakış’’ diye ve çok güzel karşılık geldi. Ödül alanları aileleriyle birlikte Çanakkale’ye davet ettik ve onları gezdirdik. Daha sonra “Anılarla Türkiye’den Çanakkale’ye bakış” diye yarışma açtık ve harika eserler çıktı yine ödül alanlarını davet ettik, gezdirdik. En sonunda “Piyeslerle Türkiye’den Çanakkale’ye bakış” diye bir yarışma yaptık. Orada Ahmet abiyle aramızda fikir farkı çıktı. Ben Çanakkale kahramanlıkları, arkeolojik öyküsü olarak 100-150 kelimelik küçük dramatize şeylerle yapalım istedim çünkü biz ilkokul öğretmenliğinden geliyoruz okullarımızda bazı şeyleri dramayla öğretecek eserler yok. Ahmet abi de piyes dediğin zaman uzun olur dedi onun dediğini kabul ettik ve piyeslerimiz uzun oldu. Bazı yerlerde oynandığını öğrendik ve sevindik ama ben hala aynı düşüncedeyim.
Geziler yaptınız, kitaplar çıkarttınız. Dernek kurslar yapıyor muydu?
Benim tayinim 97 yılında çıktı, derneğe üye oldum. Ekrem Boz, Mehmet İhsan Gençcan hem eğitim araçlarında İstiklal okulunda kurslar vermiş hem alanı gezdirmişler ama ben geldiğimde bu geziler yapılmıştı bu yüzden 98 yılında bu gezilerin tekrar yapılmasını istedik. Ekrem Boz ‘’ben artık kurslara katılmam’’ dedi çünkü valiliğin kararıyla organize edilen kurslarda kültür ve turizm bakanlığı rehber öğretim kartlarına itiraz ediyor. Eğer bakanlıktan bir kurs açılırsa buna katılırım dedi. O zamanlar milli eğitim müdür yardımcısı Arif Bulut vardı onun yanında ben bu konuyu açtım. ‘’Arif Bey Ekrem Boz bu yılki kurslara katılmayacak’’ dedim. Arif Bulut’’ benim Ankara milli eğitim bakanlığında hizmet içi daire başkan yardımcısı bir okul arkadaşım var’’ dedi. Hemen telefon açtı ve halletti biz kursu açtık. Elde ettiğimiz sertifikalar ve kartlarla alana çıkıp rehberlik yapıyoruz. Çanakkale turizm ve tanıtma derneği ismine alan kılavuzları ismini de ekledik. Çanakkale alan kılavuzları ve turizm tanıtma derneği oldu.
HİLMİ ÇELİK,
Çanakkaleliyim ve emekli öğretmenim, 12 yıl eğitim araçlarında müdür yardımcısı olarak görev yaptım. Çanakkale ile ilgili ilk cdleri ekip olarak biz yaptık. Türkiye’nin her tarafına bunlar dağıtıldı ve savaş alanlarını Türkiye bu şekilde tanıdı. Bu cdler her milli eğitim müdürlüğüne, her okula gönderildi ve çoğaltıldı. İlk cd 1990’da yapıldı. Benim bu dernekle tanışma hikayem var. 90’lı yıllarda eğitim araçlarında görev yapıyoruz buraya valinin, emniyet müdürünün, diğer daire amirlerinin misafirleri geliyordu. Milli eğitim müdürü bir yazı çıkarıyor ve ‘’milli eğitim müdürünün misafirlerinin gezdirilmesi için eğitim araçlarına bir alan kılavuzu isteniyor.’’ Bende alan kılavuzluğu yapacağım ama alan kılavuzluğu yapmak için yeterli bir bilgimde yoktu ve kendi kendimi yetiştirmeye o zaman başladım. Bu işi daha önce Salih Bey, Hüseyin Bey yapıyor ama bunlar ticaret erbabı ve her zaman dükkanlarını kapatıp oraya gitmeleri zor oluyor ama birilerinin de bu işleri yapması lazım. Yazıyla bizi görevlendiriyorlardı bizde bildiğimizle misafirleri gezdiriyorduk. Daha sonra bilen insanların olması lazım ve bu konuda insanların bilgilendirilmesi lazım diye oturup konuşuldu. Milli eğitim müdürü önderlik etti, Hüseyin Bey ben yardımcı olurum dedi ve onlar bize bir kurs açtılar. O kursta biz o zamanlar 16 kişiydik ve Ahmet Bey, Hüseyin Bey, Hanife Önen, Gülşen Özdamar, Bünyamin Nami Tonga, Halis Tonga, Ali Haydar Taşkın, ben, Zafer Bey vardık. Çok güzel bir kurs oldu hem Çanakkale hem de şehitlikleri bize gezdirdiler. Biz bu sayede hem yetişmiş hem de turizm derneği üyesi olmuş olduk. Kursun sonunda bizlere Bakır otelin salonunda törenle belge verdiler. Biz daha sonra karşıda alan kılavuzluğu yapmaya başladık. Kongre oldu ve Hüseyin Uluarslan ‘’Bizden artık geçiyor siz 16 tane pırlanta gibi adamsınız’’ diye bir cümle söylemişti. Daha sonra Ahmet Beyi başkan yaptık onun güzel hizmetleri de oldu. Ahmet Bey yönetimdeyken bizim bir talebimiz olmuştu alan kılavuzları için bir diksiyon kursu düzenlemiştik. Diksiyon kursu devam ederken kongrede bizim derneğin yönetimine talip olur muyuz? Diye konuştuk bu işe 3-4 kişiyle başladık, kendi aramızda oturup konuştuk ‘’Sefer hoca sen başkan ol’’ dedik. Turizm derneği üyelerini de ziyaret ettik ve ‘’biz bu yönetime talibiz’’ dedik. Bir takım kafamızda projelendirdiğimiz şeyler vardı bunları da kendilerine anlattık ve seçimi de kazandık. Biz o günden sonra arkadaşlarımıza hep yardımcı olduk. Sefer hoca, ben, Habip Bey bundan sonra yönetime gelecek olan kişinin derneğe öncülük etmesini istiyorum. Karşıda dur yolcunun altında ağ deresi şehitliği var o şehitlik için İstanbul’da bir proje oluşturmuşlar ve oraya bir müze, park yerleri ve satışını yapacaklar ama ortada 3000 tane şehitlik var. Ben o zamanlar orada kooperatif başkanıydım, milli park müdürlüğü bana itiraz ediyor ‘’bunu buraya yapamazsınız sit alanı’’ diyor. Biz 1 aydır sivil toplum kuruluşlarıyla irtibat halinde olduk. Bir basın toplantısı yapmaya karar verdik ve orada çok güzel bir basın toplantısı yaptık. Daha sonra bir proje yarışması yapıldı o neticelendirilince kazma vuruldu. Kim hangi probleme çare olur? Yetkililere başvurulsa birçok problem ortadan kalkabilir.
Sizin aklınızda şunu yapsaydık iyi olurdu ama yapamadık dediğiniz bir şey oldu mu?
Devam ettiremediğimiz şey festivaldi. Eski festivallerimiz çok daha güzeldi. Ben halk oyunlarını çok severdim muhteşem gösteriler yaparlardı ve festivale gittiğimizde ilk önce oraya giderdik. Çevre illerden de buraya gelenler olurdu ve kendi yörelerimizinkini izlediğimiz gibi çevre illerden gelen halk oyunlarını da izleme fırsatımız olurdu. Çocukluğumda babam bana yeni pantolon almıştı ilk festival günü giydim halk oyunlarını izlemeye gidecektim. Hızlıca telden geçeyim de gideyim dedim ama pantolonum takıldı yırtıldı ona çok üzülmüştüm. Benim çocukluğumdaki heyecan şimdi yok.
-SEFER GÖZTEPE DÖNEMİ
SEFER GÖZTEPE
Ben Sefer Göztepe. 1955 yılında Çanakkale’mizin dedeler köyünde doğdum. Köyümüzde 3 yıl eğitmen eğitimi, arkasından Kirazlı ’da 2 yıl yatılı bölge okulunda ve 1968’de 3 yıl yatılı olarak Şereflikoçhisar’da okuduk. yine o günkü adıyla Ankara Erkek İlköğretmen Okuluna yatılı olarak geldik. 4 yıl orada öğretmen okulunu bitirdikten sonra, Şırnak’a bağlı Mardin’in bir ilçesine tayin oldum. 1976’dan 2005’e kadar Çanakkale köyleri ve merkez, 23 yıl köy öğretmenliği, 8 yıl da merkezde çalıştıktan sonra, 2005 yılında öğretmenlik hayatımıza noktayı koyduk. Çanakkale’ye yerleştik ve hayat devam ediyor.
Çanakkale Turizm Derneği ile nasıl tanıştınız, yollarınız ne zaman kesişti? Derneğe nasıl üye oldunuz?
1998 yılında merkeze geldikten sonra, Çanakkale’yi daha da iyi tanımak için-bunun için de Turizm Derneği en uygun olduğundan- derneğe üye olduk. Fakat o dönemlerde derneğin ismi değiştirilmiş. Turizm Tanıtma ve Alan Kılavuzları Derneği diye bir isim verilmiş. Bu da Alan Kılavuzluğu yapmak ve girmek isteyen birçok insanın bir yerde akınına uğramış. Sayıları çoğalmış. 2003’ten 2010’lara kadar olan bölümde de epey üyelikten çıkarılmalar olmuş. 2003 yılında biz de üyelikten çıkarılmışız. Arada 2 sene öyle geçtikten sonra, 2005 yılında emekli olduktan sonra tekrar derneğe üye olduk. 2005’ten 2010’a kadar üyelik dönemimiz, 2010’dan 2019’a kadar yönetim başkanlığı ve de 2019’dan beri yine üye olarak devam ediyoruz.
Derneğe üye olduğunuzda başkan kimdi? Yöneticilerle diyaloğunuz var mıydı?
O günkü yönetimde Ahmet Abi diye hitap ettiğimiz Ahmet Kaşıkçı vardı; Hüseyin Abi diye hitap ettiğimiz Hüseyin Yıldız vardı; Hikmet Toylan, Cemil Kalyoncu, Halil Başaran, Cemalettin Bey vardı. Bunlar uzun süre başkanlık yapmışlardı. Başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yapmışlardı.
Siz de birkaç dönem yönetimde bulundunuz, yönetim kurulu başkanlığı yaptınız Bu yönetim görevi sırasında neler gerçekleştirdiniz?
Biz bu seçime girerken 2010 yılında Kamil Uzelli, Gülşen Özdamar, Selahi Tutmaz, İhsan Pala, İsmet Balkan bir de benim başkanlığımda yönetimle göreve başladık. Göreve başlar başlamaz ilk iş olarak tüzüğümüzü bir değiştirelim. Bu başkanlık süresi en çok 3 yıl olsun ve de Turizm ve Alan Kılavuzları Derneği ismini düzenleyip, derneğin ismi kuruluş zamanındaki adıyla anılsın istedik. Kuruluş amacına geri döndük ve bütün amacımız bu alan kılavuzlarının derneğe imajını silmek üzerine kurduk. Bu şekilde çalışmaya başladık. Hemen kendi aramızdaki ve üyeler arasındaki iletişimi geliştirebilmek için bir web sayfası oluşturarak internet bağlantılarını hazırladık. Yaşlı ama daha kuruluştan bugüne gelen büyük abilerimize de bir onursal üyelik tertip ederek, onların da gönüllerini hoş etme ve her zaman tecrübelerinden ve bilgilerinden faydalanma yoluna gittik. Bunun da tabi ki çok faydasını gördük. Mesela İzzet Melih Dilmaç abimiz ta kuruluştan gelmişti, Burhan Cahit Altan ona keza, yine o dönemlerin en tecrübelilerinden eski başkanlarından Fikret Karayalçın vardı.
Biz bunları yaparken şunu da görüyorduk. Çanakkale’de turizm parçalanmış gibi bir durum vardı. Herkes ayrı tarafı çekiyordu. Biz de dedik ki turizm aktörlerini bir araya getirmeye çalışalım. Onlara bir kahvaltı düzenleyerek bir araya getirmiş olduk. Sonra bunlar için de hem acente olarak, hem işletme olarak, hem otel olarak hem de şahıs bazında, turizmde o yıllarda etki yapmış veyahut ta başarılı çalışmalar yapmış iyi işletmeleri de bir arada değerlendirerek, onlara bir plaket sunarak teşvik etme amacına gittik. Bu erken yıllarda da yapılan bir şeydi. Fakat 2000’lerde bu alan kılavuzları işi başlayınca biraz geri plana atılmış.
2013 yılında yine bu turizmcilerin, Çanakkale’deki merkezi yönetimin, yerel yönetimin üst kademelerinin valimizden tutun da, emniyet müdürü, belediye başkanı, defterdara kadar hepsini bir arada bir 50. Yıl kokteyline davet ettik. 50. Yıl kokteylinde, merkezi ve yerel yönetimlerin, tüm bürokrasinin bir araya gelmesi belki de o güne kadar yapılmış en yoğun olaydı.
Bu arada fuarlara katılmaya başladık. İstanbul Emitt Fuarı’na, İzmir Travel Turkey Fuarına hem dernek olarak giderek orada stantlar açtık, bazen de izleyici olarak gittik. BU fuarlara, arkadaşlarımızı da bir araç tutup götürerek hem görüş açılarını geliştirmek, hem de onlara seyahat fırsatı sunmak istedik. Sonradan bunun içine Turizm ve Otelcilik öğrencilerini de dâhil etmeye başladık ve onlara da bizimle seyahat ederek fuarın havasını, turizmin bu canlılığını görme fırsatı verdik. Bu arada Turizm Haftası etkinliklerinin de hep içinde bulunduk. O etkinliklerin bazen kokteylini, bazen bir başka bölümünü üstelenerek hep devam ettirdik.
Bunların yanında Afyon Büyük Zafer Yürüyüşü ’nü gerçekleştirdik. Arkadaşlarımızı da oraya götürdük ve her taraftan gelen dostlarla birlikte oranın o coşkulu havasını yaşadık.
Yine bu arada derneğimiz üyelerine eğitici çalışmalar yapmayı düşündük. Mesela Halk Eğitim’e bir İngilizce kursu, diksiyon kursu, bilgisayar kursu açtırdık. Yine basını dışlamadan, onları da kahvaltılara davet ederek onlarla beraber hareket etmeye çalıştık.
Bunların yanında 9 Ocak törenleri vardı. Bundan önceki yönetimleri 9 Ocak töreni Alçıtepe Köyü’nde, mevlit okutma şeklinde oluyordu ama sadece alan kılavuzları ve Eceabat halkı katılım sağlıyordu. Biz buna Valiliği, Kolordu Komutanlığı’nı, Kültür Turizm Müdürlüğü’nü ve Müftülüğü de katarak daha geniş çapta düzenlemeye başladık. Milli Park döneminde, Milli Park Müdürünü ve personelini davet ederek, Alan Kılavuzluğu olunca da Alan Kılavuzluğu yetkililerini davet ederek bunun devamlılığını sağladık. Amacımız bunun bir devlet töreni haline gelmesiydi. Alan Başkanlığı da bunu benimseyerek güzel bir amaca ulaşmış oldu.
Yine ilk defa derneğimizi yurt dışına açtık. Dünya’nın en büyük fuarlarından birisi olan Almanya Berlin ITB Uluslararası Turizm Fuarı’na, Sofia Turizm Fuarı’na katıldık. Böylece derneğimizi yurt dışına da açmış olduk. Hem de Almanya’da derneğimiz adına konferanslar vererek daha iyi hizmet vermeye çalıştık.
2. dönemde de yine aşağı yukarı aynı arkadaşlarımızla devam ettik. Bir değişiklik ile Kamil Uzelli, Selahi Tutmaz, Mustafa Taş, İsmet Balkan, Gülşen Özdamar, bir tek Mustafa TAŞ’ı aramıza kattık.
Bu çalışmaların yanında bizim derneğimiz tarafından daha önce bastırılan, ancak sayısı tükenen ‘Türkiye’den Çanakkale’ye Anılarla Bakış’ -çok güzel anıların olduğu, Türkiye’nin her tarafından gelenlerin, buraya asker olarak gelenlerin, dönebilenlerin veya dönemeyenlerin çocuklarına anlattıkları, çocuklarına yazdıkları mektuplarla yazılarla derlenmiş kitabımızın da yeni bir baskını yaptırdık.
Daha sonra da bir dönem Kent Konseyi seçimlerine katılarak, Kent Konseyi yönetim kurulunda, yönetim kurulu üyeliği de yaparak derneğimizi Kent Konseyinde de temsil etme imkanı bulduk.
İsterseniz biraz da SunSan’dan bahsedelim. Çünkü SunSan bu derneğin varlığı için çok önemli bir kurum ve siz onu olabilecek en güzel noktaya getirmişsiniz.
Derneğe girdiğiniz zaman, panoda duvarda bir tapu asılıydı. Bu tapuda “Dardanos Mevkii Çınarlı Köyü’nde bir tarla 9 bin metrekare ”diye yazıyordu. Burası da işletmeciye kiraya veriliyor. Burada çadırlar kuruluyor, barakalarda insanlar gelip birkaç gün kalıyorlar. Fakat işletmeci zaten 3 seneliğine kiralıyor, hiç bakım yapmadan yılı geçiştiriyor. Baktım 9 bin metrekare alanımız var. Bunun için de ne yapabilirize baktık. Şuraya bir tesis yapalım dedik. Fakat yer tarla gözüküyor. Bunu bir araştıralım diyerek, yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla bir karar aldık. Öncelikle yerimizi bir ölçtürelim, sınırlarımızı belirleyelim, yerimiz belli olsun dedik. Duvardaki çerçeven tapuyu çıkardım Tapu Kadastro Müdürlüğüne gittim. Biz şu yerin imar durumunu çıkartmak istiyoruz dediğimiz zaman görevliler gülerek bana “Bu nedir ya” dediler. Tapu Dairesi’nden alınmış bir tapu dedim. “Bunun hükmü geçti” dedi. Tapuda 1963 tarihinde alındığı yazıyor. 70’li yılların başında Çınarlı Köyü’den kadastro geçmiş. Kadastro da geçerken de, bizim o yerden ne bölündüğü, denize mi, yola mı gittiği bilinmiyor, yeni tapu çıkarttık. Yeni tapu çıkınca, bizim o 9 bin metrekare yer 5835 metrekareye düşüverdi, 3’de 1’i gitmiş. Nasıl olur, arkadaşlara dedim ki dava açalım bir şeyler yapalım. Bizim tapunun üzerinden 30-40 yıl geçmiş, böyle bir hak iddia etmemiz zaten söz konusu değil. Ve artık yeni tapuyla bu işe bir başlayalım dedik. Önce bunun arsaya çevrilmesi lazım. Bunun için de bir müracaatta bulunduk. Ölçümler yapıldı. İlk başlangıcımız 2010 yılında oldu. 2011 yılında kiracının kira süresi bitiyordu. Fakat kira sözleşmesinde 1 dönem daha kiracı isteği üzerine verilebilir yazıyordu. Biz de bunun üzerine bir taraftan bürokrasi işlerimizi yürütürken, bir 3 yıl daha kiraya verelim dedik. Ve 3 yıllığına daha aynı işletmeciye kiraya verdik. 135 bin liraya 3 yıllığına kiraya vermiştik ve bir taraftan da bu imar durumu ile ilgili çalışmalarımızı yürütüyorduk. Ve ne yapılabilir de konuşulurken, bir tesis yapılır dedik ve genel kurulu topladık. Bu yapının da yap-işlet-devret modeli ile yapılması kararı çıktı. Belediyedeki imar durumuna da bakıldıktan sonra bunun üzerine biz de şirketlere müteahhitlere projeler yazıp göndermeleri için bir yazı gönderdik. 4 tane falan proje geldi. Sonra biz bu projelerden birini seçersek, bunun altından pürüz çıkar veya anlaşılmış gibi olur düşüncesiyle, bu projeyi üniversitemizin mimarlık ve tasarım bölümü hocalarından seçim yapmalarını rica ederiz, diye düşündük. Mimarlık fakültesine gittik, hocaları bulduk. Üniversiteye döner sermayeye 3 bin lira para yatıracaksınız, dediler. Tamam, dedik, parayı yatırdık. Projeleri verdik. Onlar da sağ olsunlar değerlendirerek, en uygun projeyi seçtiler.
Bundan sonraki dernek yöneticilerine de böyle yol göstermiş oldunuz. Güzel bir sohbetti. Eklemek istedikleriniz var mıdır?
Kendi dönemimizde düşünüp ama gerçekleştiremediğimiz, Çanakkale turizmine çok faydalı olacağına inandığım proje fikrim var. Üniversitemiz öğretmenlik bölümünden mezun olacak öğrencilerimizi sezon sonunda veya belli bir dönemde, burada her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, 3-4 gün misafir ederek, Çanakkale’mizin Şehitliğini, bir gün Gökçeada’sını, Bozcaada’sını, bir gün Lâpseki Biga Yenice hattını, Ezine-Ayvacık-Küçükkuyu hattını olmak üzere gezdirip onları buradan öyle göndermek ve onların da gittikleri yerde buraları anlatmasını sağlamak istiyorum. Bence turizm için yapılması gereken en iyi şeylerden biri olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarımız uygun görür veya görmek tabii ki hepsinin düşüncesine saygı duyuyoruz. Onun haricinde, bu derneğin, amacından sapmadan daha önce yapıldığı gibi isim değişikliğine gitmeden gerçek kimliğiyle kalarak devam etmesini isterim. Umarım derneğimizin geleceği bugünden daha iyi olur.
16 Nisan 2014 Sefer Göztepe
İzzet Melih Dilmaç’a gittiğimizde sorduk “İzzet ağabey böyle bir dernek kurmak nereden aklına geldi?” diye Vali’ye gittik, festival yapacağız dedik, Vali Bey bana kızdı, “sen festivalin ne demek olduğunu biliyor musun?”biliyorum efendim, Bursa, İzmir yapıyorsa Çanakkale neden yapamasın? Dedim. Dernek olmadan bu işin olmayacağını anlayınca ilk iş olarak dernek kurmamız gerekliydi. O dönemde 7-8 arkadaş bir araya gelip adı Çanakkale Turizm Tanıtma Derneği olan bir dernek kurduk 1963 Şubat ayında. O arkadaş grubunun ortaklığında ve rahmetli Cahit Turan Altan’ın finansmanlığında ik festival çalışmasına girerler. Yoğun bir çalışma temposu ve belki de yoklukları var ederek 1963 yılında ilk festivali kurgularlar. Bir müddet turizm derneği festivalin yürütülmesini, organizasyonunu sağlar, belli bir dönem sonra bunu belediye üstlenir.
Turizm derneği festivalin oluşmasına öncülük etmiş, Çanakkale’de birçok ilkin oluşmasına neden olmuş ve Çanakkale’nin en köklü derneklerinden birisidir. Dernek faaliyetleri olarak baktığımızda yavaş yavaş büyüyen ama çalışmalarında oldukça başarılı bir dernektir. 2013 yılındaki faaliyetlerine baktığımızda, 12 seneden beri Alçıtepe’de düşmanın yarımadadan çekilişinin yıldönümlerinde hem o günü anmak hem de şehitlerimizi hatırlama açısından önemli bir faaliyet. 2013 yılındaki faaliyetlere baktığımızda ilk defa turizm derneğinin yurtdışı fuarlara, festivallere açılım yaptığını görüyoruz. 19 Şubat’ta da 50. Yıl törenlerini kutlamış bulunduk. 5-8 Mart tarihleri arasında da Berlin fuarı ve yine ülkemizin en büyük iki fuarı olan İstanbul Emitt fuarı ve İzmir fuarlarında ilimizin turizm aktörleri ile birlikte katılım gösteriyoruz. Bu sene ilk defa 18 Mart Üniversitesi tarafından düzenlenen sivil toplum kuruluşları kongresinde de katılım sağladık. Bunlar yıl içinde yapılan faaliyetlerimiz ama turizmin hep içindeyiz.
Turizmde daha çok işlerimizi konuşma ile yaptığımızı sözde kaldığını görüyoruz. 2011 yılı Nisan ayında turizm zirvesi yapmışız. En önemli sorunumuzun ulaşım, tanıtım, tesisler ve alternatif turizm olayları olduğunu görüyoruz. Arkasından 2012 yılında da turizm zirvesi yapıldı orada da sorunlar sayıldığı zaman sorunları aynı şekilde tekrarlamış olduk. Aradan 3 yıl geçtikten sonra bugün yine turizm haftası kutluyoruz sorunlara bakıyoruz yine aynı şeylerle karşılaşıyoruz. Yine birinci sorunumuzun ulaşım olduğunu görüyoruz. 2011 yılından 2014 yılına geldiğimiz zaman karayollarımızda yine hiçbir değişiklik yok. Çanakkale’ye gelen yollarda Çanakkale il sınırına geldiği zaman hemen bir dağılma, küçülme, bazı yerlerde tek şeride düşerek bazı yerlerde hala çalışma, tamirat faaliyetleri, onarım faaliyetlerini devam eder görüyoruz. Deniz yolu ulaşımına baktığımızda denizle iç içe olup bu kadar denizle ulaşımı kötü olan başka bir il yoktur diye düşünüyorum. Hava ulaşımına baktığımızda ise çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Uluslararası Rekabet araştırmaları diye bir kurum var 2009-2010 dönemi arasında yayınlanan iller arası erişilebilirlik raporunda Çanakkale 81 il arasında erişilebilirlik konusunda 39. Sırada. Bu kadar geride olmasını çok düşündürücü buluyorum. İkinci önemli eksiklerden birisi tanıtımdır. Dış turizme baktığımızda Troia herkes tarafından biliniyor ama iç turizme geldiğimiz zaman bilen ve giden sayısı çok yetersiz. Çanakkale tabi sadece Troia ile mi anılacak, Çanakkale’ye baktığımız zaman çok güzel bir doğa var, 50’nin üzerinde antik kent var. Maalesef tanıtmamışız. İç turizminde de Çanakkale dediğimiz zaman şehitler coğrafyası biliniyor başka yine yok. Dar bir kalıptan bakılıyor. Tesis olarak da eksikliklerimizin çok olduğunu görüyoruz. Çanakkale’deki turistik belgeli tesis sayısına baktığımız zaman 2 noktada kümeleştiğini görüyoruz. Birisi Çanakkale’den Güzelyalı’ya kadar olan bir bölüm ikincisi de Ayvacık- Asos arasındaki bir bölüm. Dar bir alanda kümeleşmesi de yetersiz olduğumuzu gösteriyor.
Gelen turisti konaklatamıyoruz çünkü Troia ve şehitliklerden başka bir alan sunamıyoruz. Eko turizm dediğimizde Kaz Dağları oksijen bakımından en önemli yerlerden birisi ama Kazdağı dediğimizde sadece Balıkesir tarafı akla geliyor. Yürüyüş düzenleme vs gibi çalışmalar yapılamıyor.
Çanakkale’de bolluğundan bahsedilen termal turizmi görüyoruz. 13 bölgeye ayrılmış termal tesis görüyoruz. Sadece 4 tanesinin bakanlık onayı var diğerleri ise bilinmiyor. Termal sahalarda en büyük ayıbımızda Kestanbol’dakidir. 21 sene geçti hala bir ilerleme kaydedilemedi. Termal tesislerimizden görüntü güzel olan ama tanınmayanları da hatırlamak gerekiyor. Eskiden beri faaliyette olan Koç termal ve Kırkgeçit kaplıcalarını söyleyebiliyoruz. Çan’daki termal tesisle de biraz daha hareketlenecek. Çanakkale’de umut bağlanan ama saman alevi gibi sönen alternatif turizm alanı da kruvaziyer turizmi sayabiliriz. Merkez turizm projeleri kapsamında 3milyon 541 bin metre kare bir alana marina ve kurvaziyer alanların yapılmasına 2012’de başlanıp 2015’de bitirilmesine dair planlar var ama çalışma göremiyoruz.
Çare ne diye baktığımız zaman ise yollarımızın düzenlenmesi şart. Güzelyalı’dan başlayıp Kumkale’ye, Asos’a kadar sahil yolunun açılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar güzel kıyı bantlarının değerlendirilmesi gerekiyor.
Kuruluşta derneği kuranlardan İzzet Melih Dilmaç’ı anabiliriz. Kuruculardan Muhtar Başaran, Suzan Arguvan, Bora Okatan, Emin Tarhan, Kamil Vardar, Haydar Kavaki Tahsin İşgüden, Burhan Cahit Altan kurucu gruptur. 10 yıldan fazla hizmet etmişler. Arkasındaki dönemde Çanakkale’nin siyasi açıdan da sosyal faaliyetler açısından da öne çıkanlardan birisi Hüseyin Uluaslan ağabeyimizi sayabiliriz. Burada güzellik yarışması düzenleyen, turizm sektöründekilere ödüller vererek, faytonlarla şehir içinde turlar yaparak güzel bir döneme imza atmış. Arkasından 3. Kuşak geliyor. Ahmet Kaşıkçı, Hüseyin Yıldız’ı sayabiliriz. Son 4 yılı da bize kısmet oldu. Derneğimizde bugün halen 104 üyemiz var. Her sektörden üyemiz bulunuyor.
NURAY ARTUT
Ben Nuray Artut 27 yıl devlette, sağlık eğitimde hemşire olarak çalıştım, bu esnada turizm tanıtma derneği üyesi oldum, o zaman cumhuriyet ilköğretim okulunda toplantılarımız yapılıyordu, çok eski, sanırım doksan yedi, doksan sekizde bizim milli eğitim müdürlüğü bir kurs açtı, rehber öğretmenlik kursu, o kursa katıldım arkadaşlarla beraber, turizm tanıtma derneğinin emeği çoktur alan kılavuzunda, hepimiz alan kılavuzuyuz aşağı yukarı, hem dernek üyesiyiz, hem alan klavuzluğu yaptık. 9 ocak törenlerini biz başlattık
Siz eski üyelerimizden birisiniz ÇATUD’la yollarınız nasıl kesişti, nasıl üye oldunuz, o zaman kimler vardı.
Ben milli eğitimin içinde olduğumdan dolayı Çatud’daki yönetimdeki ya da üyelerin hepsi birbirimizi tanıyoruz, dolayısıyla böyle bir dernek olunca ben de üye oldum çünkü camia milli eğitim ve rehber öğretmenler camiası, dolayısıyla öncesinde bu turizm tanıtma derneğinden arıyorlardı bizi, turizm tanıtma derneği rehber öğretmenlere iş veriyordu.
O zaman yönetim kurumundaki başkan kimdi
Yönetim kurumunda o zaman Ahmet kaşıkçı vardı, cemil kalyoncu vardı, Cemalettin Yıldız hocam vardı, , Hüseyin yıldız vardı.
Bizim kurucu üyelerimizle bir birlikteliğiniz oldu mu?
Tabii, tabii Cahit amca da rahmetli, Hüseyin Uluarslan da ya da izzettin amcayla da çok yakın birlikteliklerimiz oldu, çok severlerdi beni evlat gibi, özellikle izzet amca daha uzun yaşadığı için onlardan, bütün albümünü çocukluktan itibaren, özgeçmişini açıp bana göstermiştir, fotoğraflarını çektim hepsi var bende, hepsini aldım ama ne yazık ki bu dijital ekran dediğimiz şeyde hepsi gitti, çok iyilerdi çok ileri görüşlülerdi, yani birebir tanıştık
Peki dernek hakkında, kuruluş hakkında sohbetleriniz olmuş muydu
Tabii ki 1963 yılında şimdi 18 mart yazısının olduğu yerde oralarda oturdum diyor(İzzet Dilmaç), askerden geldim oturdum, şöyle Çanakkale’ye bakıyorum tabii o zaman oralar bomboş ne yapabilirim Çanakkale’ye diye düşünürken, kendi kendime düşünürken, dernek kurma, bir festival yapma aklına geliyor sonra işte ekibi kuruyor kendileri derneği 1963 yılında kurduktan sonra festivali düzenliyorlar . Cahit amcayla yine aynı şekilde, çok fotoğraflarımız vardı ama bilmiyorum arşivde var mı?
2000’li yıllarda Ahmet beyin başkanlık yaptığı dönemlerde dernek, neler yapıyordu?
O zaman çok geziler yapardık, mesela çevre gezileri yapardık, çevredeki gezilecek görülecek yerleri gezerdik, beraber olurduk hem, bütün üyeler daha kaynaşma olurdu, sonra afyona gittik, Bergama’ya gittik, Ankara’ya gittik, Eskişehir gezisi gibi birçok yere geziler düzenliyordu bizim yönetim, kemer dereye pikniğe giderdik, kırk geçi kaplıcalarına giderdik, sonra Bigalı Mehmet çavuşun törenlerine gittik yakın dönem ama aklıma gelen, hemen gelen…
Peki gezilerin dışında neler yapardınız ?
Çok toplantılar yapardık, toplantılarda sohbetler yapardık ne yapılabilir ne edilebilir diye yani en azından bir yer anlatılırdı ya da tarihi bir yer hakkında bilgi verilirdi, güncelden toplantılar yapılırdı, Sunsan’a giderdik orası çadır kampingdi orda hem yemek yer hem söyleşiler yapardık.
Bu dernek böyle kurulduğu zamanlarda, böyle troya festivali, troya güzellik yarışması gibi hep etkinlikler yapmış, Ahmet Bey zamanında neler yapılıyordu ?
O zaman da yapılıyordu, o zamanda yine devam etti, mesela troya festivali daha daha öncesinde halk bahçesinde panayır şeklinde oluyordu, çok çok güzeldi truva atından bilet alıp gidiyordunuz gişeden, Truva atı vardı gişede oradan bilet alıp giriyordunuz, çok güzeldi yani, şey olurdu sanatçıları olurdu, işte kortej yürüyüşleri olurdu, onlarla beraber girilir açılış yapılır, sonra turizm haftasında kokteyller olurdu, kokteylleri biz de yaptık gerçi yönetimde, il kültür müdürlüğünün bahçesinde kokteyl verirdik yani çok güzel olurdu, orda konuşmalar olurdu,
Önümüzdeki sene biliyorsunuz derneğin 60. Yılı ama siz 50. Yılını da kutlamışsınız oradaki anılarınızdan biraz bahseder misiniz nasıl kutladınız 50. Yılı
50. yılı Akol otelde kutladık o zaman İzzet amca sağdı, Cahit amca, Hüseyin uluarslan, onlar sağdı, arşivde vardır onların fotoğrafları vardır, o da çok güzel oldu, yani çok tarihi önemli notların düşürüldüğü 50. Yıl kutlaması oldu orada, çok güzeldi, umarım 60. Yılına da çoğumuz sağ bir şekilde girebiliriz.
Bir Ağadere şehitliğinde bir dayanışmanız vardı hatırlıyor musunuz ?
Tabii ki katıldık, bizzat katıldım bir çok arkadaşım gibi Ağa Deresi’nde ağır mecruhin hastanesi dediğimiz noktada bir proje çalışması vardı biz orda yapılmasını istemedik yani burası bakir kalsın, şehitlerimiz olduğu gibi kalsın diye, eylem yaptık ağzımızı burnumuzu bantladık işte biz bunun için mi öldük diye pankartlar açtık bir çok şey yaptık.
Sizinde yönetimde olduğunuz son dönemden pek bahsetmedik biraz da ondan bahseder misiniz? Sefer başkanın yönetiminde mi vardınız?
Sefer başkanın yönetimindeydim sonra da ismet başkanın yönetiminde vardım
Sefer hocamın başkanlığındayken biz yönetim olarak yine anıtkabir gezilerimizi yaptık, 40 geçit kaplıcalarına gezi düzenledik, Sunsan otelinin açılışını yaptık, Sunsan bizim dönemimizde açıldı Başka çalışmalarımız çoktu ama gene böyle arkadaşlarla organizasyonlar yaptık yani toplantılar yaptık arkadaşlarla, toplantılarda sohbetlerimiz oldu, ismet başkanın döneminde de şu mevcutta olduğumuz içinde oturduğumuz yine binayı aldık, çok da güzel oldu dernek binası olaraktan ofis binası olaraktan burası, gerçekten ondan sonra zaten fiyatlar arttı bir takım şeyler alt üst oldu pandemi girdi falan birçok şey yaptık, birlikte yine sizinle bir turizm gezisi yaptık yurtdışına. O da çok verimli bir çalışma oldu ama hemen geldik akabinde pandemi başladı ve bir daha ne yazık ki davetlerimiz olmadı yani.
Pandemiden dolayı bunları başarıya ulaştıramadık, inşallah bundan sonra ulaşır.
Başarmayı düşüp de başaramadıkları oldu mu yönetim olarak?
Yani benim kendi adıma çok oldu açıkçası, benim kendi adıma yapmak istediğim çok farklı projeler var, ben kadınların yönetimde olmasının her zaman taraftarıyım her zaman benim amacım Çanakkale turizm tanıtma derneği olduğundan burası bizim de bir çok arkadaşımız alan tanıtma kılavuzu olduğu için burası örneğin Balıkesir yakın çevre, Balıkesir’le oradaki turizm tanıtma dernekleriyle iletişime geçip, kim buradan gidecek 5 arkadaş mı? Anlatıma gelmek isteyen arkadaşlar kimlersiniz, biz Çanakkale’yi anlatmak istiyoruz, gelmek ister misiniz? Gelmek isteyenlerden işte bir ekip kurup siz Çanakkale’yi Balıkesir’de anlatalım, okullara gidin, halka gidin anlatın, Kütahya’ya gidin, İzmir’e gidin, Manisa’ya gidin, benim hevesim projem buydu, ben bunu başaramadım
Buradan gönüllü, gönüllülük elçisi, ben bunu halen savunuyorum turizm tanıtma, ben Çanakkale’yi tanıtacağım, Çanakkale’yi tanıtacak bir sürü arkadaşımız var en iyi şekilde anlatacak arkadaşlarımız var, hepimiz bir turizm elçisiyiz, ben bunu başaramadım istediklerim arasında. Sonra birçok proje yaptık hep afaki oldu ne yazık ki olmadı, e mesela bir raylı sistem kuralım dedik, başarıya ulaşamadık.
Nerde ?
Golf çay bahçesinden oradan arka çarşının içinden geçip tabyalara kadar içine de her vagonun içine de bir ekran koyup orda sesli anlatım yapılsın işte çarşı içinden geçiyoruz çarşıyı anlatsın, tabalara gidiyoruz orası anlatılsın bunlar olmadı dernek projesiydi bu başaramadık
Bunu dernek projesi mi, belediye mi?
Birlikte çalışacaktık, birlikte bir projeydi bu, olmadı sonra bir tiyatron projesi çalışması oldu çok hevesliydi o da başarıya ulaşmadı yani çalışmalarda şey vardı hatta tiyatro çalışmaları, kıyafetler falan projelendirildi tiyatro gösterili şey yapıldı, kum kaleye gittik beraber çalışmak için e yani sonuç olmadı biraz da pandemi gelince tabii ki her şey sekteye uğradı umarım yeni yönetimde sizler pandemisiz günlerde daha güzel şeylere imza atarsanız
Derneğin gelecek ekli aklınızda bir şeyler var mı şöyle yapsak daha iyi olur düşündüğünüz
Toplantılar mevcut toplantılar katılımların çok olması gerekir toplantının olması önemli değil katılımın da çoğaltılması önemli, dernekte yapılması gereken bana göre yapılmadı alan başkanlığı için de söylüyorum orda bir çok arkadaşımız 25. Yılını tamamladı onlara birer plaket verilmeli, sizin de aynı şekilde o yönetimde olanları veyahut üyelikte çok eski olanları birer plaketle onure etmeniz hoş olur önerimdir ben yönetimde olsam bunu öneririm.
Sohbetinizde bir şey dikkatimi çekti Çanakkale tanıtım deyince, hep karşıyı söylüyorsunuz ama bizim biliyorsunuz bizim Çanakkale’nin kenti de çok önemli ne bileyim dünyanın bildiği Troia’sı var Assos’u var yani tabi şey tüm dünya karşıya yönlenmiş, tabii alan başkanlığında var, alan başkanlığı da sizin yapmak istediğiniz her şeyi muhtelisine almış zaten size ya da derneğe fazla bir şey kalmamış oldu
ama biz tanıtmış olduktan sonra alan başkanlığı aldı orasını
Doğru dernek ne bilim bazı şeyleri mesela 9 ocak, kutlamalarında çok öncülük etmiş, şimdi onu işlemeyi düşünüyoruz yine de
Kesinlikle mesela 13 aralık Mesude’yi de aynı şekilde yine bunun da özellikle Cemalettin hocanın, cemaat yıldızın çok önemi vardır, 13 aralık da şuan çok önemli 1914 Mesude zırhın? 19: 38 batırılması çünkü Çanakkale bilmiyor oradaki olan olayı tarihi olayı Çanakkale bilmiyor biz bunları tanıtmak istiyoruz, bizim şöyle bir eksiğimiz var biz alan kılavuzluğu diyoruz ama karşı tarafı tanıttık çünkü karşı tarafı verildi Gelibolu yarım adası ya da tarihi yarım ada daha önce milli parkı tanıtacaksınız diye görev verildi bize, eğer bize Çanakkale’yi tanıtacaksınız deselerdi biz ağırlık olarak buraya da verirdik.
Böyle yani bir zaman dilimine odaklanmışsınız birinci dünya savaşı zamanına odaklı, oysaki bu kent, kentin kendisi gerçekten çok ilginç bir kent mesela Fatih sultan Mehmed’in kurduğu bir kentten bahsediyoruz
Osmanlının kurduğu tek kent
1460’larda kurulmuş bu kalelerin yapılmasıyla sonra şey çok önemlidir günümüzde çok sıkıntı çekiyoruz bazen Ermeni’si Yahudi’si efendim Rum’u Müslümanı romanı hepsi bir arada barış içerisinde yaşıyor, o yüzden zaman zaman kent kendisine barışın kenti diye tanımlamaya çalışıyor, mesela u da çok öneli bir şey.
Çok önemli hocam da şöyle bir şey var biz tarihi eserleri koruyamıyoruz, şimdi barışın kenti dediniz ya aklıma geldi halk bahçesinde hatırlar mısınız bilmiyorum ama arı peteği yapıldı bir ara arı peteği şeklinde bir heykel yapıldı, yok, kaldırıldı yani yapılanlar neden kaldırılıyor, kaldırılmasın bizim sadece Çanakkale’de taam bak fatih sultan Mehmet kaleleri yaptırdı buraya Çanakkale eski bir tek Osmanlı kent şehri çardak yine Osmanlı geçiş noktası Avrupa’ya ilk adım oradan atıldı o kadar çok yerimiz var ki anlatılacak, kaz dağlarımız trekking düzenleyelim ülkeler arası açalım yani o kadar güzel şekilde yerlerimiz var ki anlatılamayacak kadar çok, yani yapılacak o kadar çok şey var yani biz yani uluslar arası açılmamız lazım bizim mesela bizim çardakta tanıtılacak hanımız var 1354 den kurulan tarihi han orası çok güzel bir konferans salonu olabilir üniversitelilerle iletişime geçip tarihi han akustik bir yapısı var girin içine oturun konferansınızı yapın tarihi özümseyin sonra orada çok güzel bir camii var, yine gazi Yakubi tarihi camii, gelin içinde ibadetiniz yapın, gezin sonra Osmanlı hanedanın tek olarak orda şeyi var mezarı var aile mezarı, camiinin bahçesinde tek çardakta var bu örnekleri çok artırabiliriz, hani Çanakkale’yi tanıtmak diyoruz ya il merkezinde aynı şekilde İngiliz mezarlığı, Pazar kuruluyordu, Salı pazarı hatırlayın, şükret hastane bayırının orda, mezarlığın içinde pazara giriyorduk biz yani dini hangi dine mensup olursa olsun mezarlığını korumamız lazım, herkesin dini ibadetine, dini inancına saygı göstermemiz lazım artı tarihi ne olursa olsun tarihi dokuyu her zaman korumak lazım, hasar vermemek lazım.
İSMET BALKAN DÖNEMİ
Sosyal faaliyet olarak alan kılavuzları kooperatifliği yaptık uzun yıllar şimdi de Turizm Tanıtma Derneği’nde daha önceki yıllarda yönetimde bulundum şimdi de Çanakkale Turizm Tanıtma Derneği’nin başkanlığını yapıyorum. Çalışmalarımızı yönetim kurulu ile birlikte sürdürüyoruz. Biraz dernekten bahsetmek gerekirse derneğimiz 1963 senesinde kurulmuştur ve o günden bugüne Çanakkale’ye katkı sağlamaya çalışıyoruz. Toria festivalini ilk organize eden dernek ki zaten festivali organize etmek için kurulmuş bir dernektir. Derneğimiz bugüne kadar iyi idare edilmiş bir dernektir. Bizlerde geldiğimiz günden bu yana çok ciddi çalışmalar içerisindeyiz. Görevimiz Çanakkale turizmini geliştirmek bu misyonu yıllarca hizmet ettiğimiz için tecrübelerimizle şekillendirmeye çalışıyoruz. Kuruluş amacımız olan Troia festivalini kente hediye ettik şimdi bir festival daha hediye etmek istiyoruz. Çanakkale olarak çok donelerimiz var ama uzun yıllardan bu yana bunları güzel bir şekilde pazarlayamadık. Konaklama oranlarımız 1.3 idi 1.8’e yükseldi ama bu oran diğer illerde çok yüksek bizim için yetersiz. Çanakkale’de konaklama oranı hafta sonlarına sıkıştırıldı. Çanakkale’ye bir ulaşım sıkıntısı var ve dedik ki bir festival organize edelim önce hayal ettik ama şimdi 25 kişilik bir kadroyla Çanakkale turizmini geliştirmek için festival kazandırmaya çalışıyoruz. Alaçatı festivalindeydim geçen sene Alaçatı festivaline 1 milyon kişi gitmiş hava yağmurluydu buna rağmen bu sene 600-700 bin civarında katılım oldu. Her giden 100 lira harcasa kente büyük bir girdi sağlanır. Dışarıdan kimse alınmadan sadece yerel esnafına kar sağlıyor. Çanakkale turizmini düşündüğümüzde de festival ile genişletme çıktı. Troia festivali daha çok kentlileri ilgilendiren ve onları çeken bir festival, festivaller dışarıdan insanları getirmek için de önemlidir. Biz daha fazla dışarıdan insan istiyoruz. Büyük bütçelere gerek yok yurtdışında yaşayan Türkler var onların örgütlü dernekleri var. Onların da Çanakkale’ye gelebilmesi için gerekçe olarak Troia’yı sunuyoruz.
3 Ekim 2022, Çanakkale Turizm Tanıtma Derneği’nin 62. Yıldönümü nedeniyle yapmış olduğumuz röportaj dizilerinin sonuncusu yapacağız. Bugünkü konuğumuz, günümüzdeki yönetim kurulu başkanımız, Sayın İsmet Balkan. Hoş geldiniz. Sizi herkes tanıyor ama bir de sizin ağzınızdan sizi tanıyabilir miyiz?
Hoş bulduk Hocam, bu güzel çalışmaları yaptığınız için sizlere de çok teşekkür ederiz. Ben 1966, Barbaros Mahallesi Çanakkale doğumluyum. İlkokula köyümüz olması itibariyle Suluca’da başladım sonrasında Barbaros İlkokulu’nda okulu bitirdim. Daha sonra ailemin yurt dışında olmasından dolayı 3 sene yurt dışına Almanya’ya gittim. Ortaokulu orada okudum. Daha sonra yatılı olmak üzere İzmir Buca Lise ’sinde liseyi okudum sonrasında İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı’nı kazandım. Orada turizme başladım. Körfez krizinde turizmin kötü gidişiyle birlikte öyle kader bizi tekrar Almaya Berlin’e götürdü. Orada 10 sene kadar kaldım. 2001’den sonra tekrar memleketim Çanakkale’ye gelip burada hep turizmin içinde olduk desem yeri var. Seyahat acentesi kurduk. 2001 yılında zaten derneğe üye oldum. O günden bugüne Çanakkale turizmine hizmet etmeye çalışan bir kişiyim.
Bu derneğin başkanlığına çok yakışıyorsunuz doğrusu. Peki, bu dernekle nasıl tanıştınız, yollarınız nasıl kesişti?
Benim Berlin’de bir seyahat acentem vardı. Oradan da tabi ki Antalya olsun, İzmir, İstanbul’a hep gruplar götürüyorduk. Full charterlar (özel seferler) yapmıştık. Hep tabi ki memleketime de grup götürebilir miyim diye düşüncem vardı. Turizm Tanıtma Derneği’ne bu vesileyle gitmiştim. O zaman yönetim kurulu başkanı Ahmet Kaşıkçı idi. Başkan Yardımcısı Cemalettin Yıldız Abimiz vardı. Onlarla nasıl bir çalışma yapabiliriz, Çanakkale’yi yurt dışına nasıl tanıtabiliriz diye görüşmeler yapmaya başladık. Onlar da gerçekten çok güzel ilgi gösterdiler. Öncelikle bölgeyi tanıttılar. Burada Manfred Korfmann Kütüphanesi’nde tanışmıştık o zaman. Almanya ile Çanakkale arasındaki en güçlü bağları Manfred Korfmann kurmuştu. Ondan önceki süreçlerde de bir şeyler yapmıştık. Onun yaptıklarının yarım kalmaması, devam etmesi ve yaptıklarına katkı sağlayabilmek için çalışmalar yaptık. Birlikte güzel işler yaptık. Arkeolojiye meraklı Almanları Çanakkale’ye getirdik. Öğrenci gruplarını getirdik. Yani orada derneğin bir yerde desteğiyle ben buradaki yerel turizmcilerle buluştum. Çok da fazla yoktu o dönemlerde. Ama o dönemde açıkçası Çanakkale’nin kalıcı bir şekilde yurt dışı bağlantısını kurduk diyebilirim.
Derneğin yurt dışı ile olan bağlantısı çok önemli bence. Gelecek dönemlerdeki misyon ve vizyonu da bu olmalı. Şimdi siz Ahmet Beylerle tanıştınız. Onların vesilesiyle sizi derneğe üye yaptılar herhalde. Peki, o zaman Ahmet Bey, Cemalettin Bey bunlar böyle uzun dönemler dernek başkanlığı yapmış özellikle Ahmet Bey, dolayısıyla arada efsaneleşmiş başkandı. Sizde nasıl bir intiba uyandırdılar? Neler yapıyorlardı Turizm Tanıtma Derneği olarak?
Şimdi aslında Turizm Tanıtma Derneği Çanakkale turizmine çok fazla katkı sağlamış. Hepimizin bildiği gibi 1963 yılında kurulmuş ve kuruluş amacı da Çanakkale’yi tanıtmak üzere olan bir dernek. Tabi ki Melih Dilmaçların başlatıp daha sonra emeği geçenleri de ben bu arada rahmetle anmak istiyorum hatta isimlerini de müsaadenizle burada okumak istiyorum. Muhter Başaran, Suzan Argavan, Bora Okutan, Emin Tarhan, Sami Vardar, Haydar Kavak, Tahsin İşgüden hepsi müthiş çalışmalar yapmışlar. Çanakkale’nin turizme yönelmesini aslında onlar sağlamışlar. Belki de onlar bu çalışmayı yapmamış, Troia Festivali’ni başlatmamış olsalardı, Çanakkale’nin gidişatı çok daha farklı yönde belki sanayileşme yönünde olacaktı. Ama onlar Çanakkale’nin konumunu, doğasını, coğrafyasını turizme uygun görmüşler, o yönde devam ettirmişler. Onlar aslında 1. Nesil, daha sonra Ahmet Kaşıkçı başkanımız dediğiniz gibi duayen bir fahri başkanımız, onlar göreve gelmişler. Yanılmıyorsam 9 yıl Ahmet Kaşıkçı başkanlık yaptı. Daha sonra Sefer Göztepe geldi. Onlara da derneğimizde 2. Nesil diyelim. Biz de bir yerde onların başlattıkları turizm faaliyetlerine belki biraz daha profesyonellik katmaya çalıştık. Çünkü onların her birinin mesleği öğretmenlikti.
Yönetim kurulunda bulunduğunuz zamanlardaki Ahmet Bey ve Sefer Bey’in çalışmalarından da biraz bahseder misiniz? Sonra sizin kendi başkanlık döneminize geçelim.
Ahmet Kaşıkçı ’nın ilk yönetim kurulunda bulunduğumda aslında Gelibolu Yarımada’sı çok revaçtaydı. Burada Çanakkale turizmine bir yön vermeye çalışıyorduk ama turizm tabi ki sadece yabancıların getirilmesinden ibaret değil, iç turizm de burada söz konusu. İç turizm potansiyeli daha fazlaydı. Yanılmıyorsam 1994 yılında Özal’ın ve İngiltere Başkanı Thatcher’ın buraya gelmesiyle başlayan bir süreçtir bu. Ondan sonra medyanın, kamuoyunun da ilgisini çekti ve Gelibolu Yarımada’sının askeri bölge olmaktan daha çok milli parkta gezi alanına dönüşmesine Turizm Tanıtma Derneği’nin çok büyük katkısı oldu. Özellikle 1992 yılında yanılmıyorsam yine derneğimizin öncülüğüyle Hüseyin Uluaslan’ın başkanlığı döneminde bir kurs açıldı. Orada Ahmet Kaşıkçılar, Hüseyin Yıldızlar yetişti. BU ilk kurstu ve bunu sağlayan da turizm tanıtma derneğiydi. Ve belki de o kursta yetişenler daha sonraki süreçte Gelibolu Yarımadası’nın Türk Milleti tarafından daha fazla ziyaret edilmesi gerektiği bilincini aşıladılar. Gerçekten de bugün günümüzde baktığımızda 2 milyona yakın yerli turist geliyor ki Anzakları ve Yeni Zelandalıları da sayarsak yabancı turist azımsanmayacak düzeyde. Yani bunun temelini atan Turizm Tanıtma Derneği’dir. Ahmet Kaşıkçı’nın buradaki çabaları çok büyüktür. Mesela ben de yurt dışından tekrar memlekete gelip, 2001 yılında buraya üye olduğumda aynı zamanda bir seyahat acentesi açtım. Burada bizim klasik yurt dışında yaptığımız gibi bir turizm hareketi yapmak mümkün değildi. Bir potansiyel vardı ve onu daha çok profesyonelleştirmek gerekiyordu. Orada da iç turizme yöneldik. Ben çok iyi hatırlıyorum seyahat acentesi açmadan önce Gelibolu Yarımadası’nda organize olunan bir turizm hareketi yoktu. İnsanlar bir yerde kendi gayretleriyle geliyorlardı. İşte biz geldik paketler, programlar oluşturduk. Ben kendim aynı zamanda profesyonel rehberim. Rehberlik hizmetlerini burada başlattık ama yeterli profesyonel rehber olmadığı için orada alan kılavuzlarının devreye girmesi gerekiyordu. Milli Park müdürümüz Ayhan Bey’in bir yerde onun çok büyük gayreti vardı. Burada bir turizm hareketinin başlaması gerektiğini düşünüyorduk. Yani Gelibolu Yarımadası’nın kalkınması hatta Çanakkale turizminin kalkınması ve dolayısıyla da turist gelirlerinin artması gerekiyordu. Ahmet Kaşıkçı olsun diğer büyüklerimiz olsun burada büyük gayretler gösterdiler. Hatta bunun çilelerini de çok fazla çektiler. Ben çok iyi bilirim; Ahmet Kaşıkçı her hafta bir mahkemeye gidiyordu. Çünkü profesyonel rehberlik çalışmalarıyla örtüşmüyordu daha doğrusu çatışan bir durumdaydı. Ben de profesyonel rehberdim ama ilk alan kılavuzlarından bir tanesiydim. En başta dedik ki biz Çanakkaleliyiz, Çanakkale turizmini oluşturmamız lazım. Ahmet Kaşıkçı ile o süreci yaşadık. Ben de yönetimde yer aldım. Daha sonra Sefer Göztepe ile aynı yönetimde yer aldım.
Oraya geçmeden, derneğin kuruluş yıllarında yönünü Troia’ya çevirmiş. Çünkü bir boşluk vardı ve o boşluğu doldurmak için Troia ile çok ilgilenmiş. Daha sonrasında Hüseyin Uluaslan bu süreci yönetmiş ama dediğiniz gibi 90’lı yılların başlarında karşıya böyle bir ilgi doğmuş ve gittikçe artan ilgi karşıya ciddi miktarda insanların gelmesine vesile olmuş. Dernek tam da bu sırada çok önemli bir işlev yerine getirmiş, makas değiştirmiş. Hatta dernek ismini bile değiştirmiş. Sonra Alan Kılavuzluğu ismini almış. Ahmet Kaşıkçı’nın en önemli katkısı budur. Gelibolu Yarımadası’nın organize edilmesine katkı sağlamışlardır. Ondan sonra Ahmet Bey’in görevi bitiyor, Sefer başkanın görevi başlıyor. O da çok büyük şeyler yapmış. Onun yönetiminde de bulundunuz.
Evet Sefer başkan da yine 3 dönem, 9 yıl başkanlık yaptı. Sefer başkanla göreve geldiğimizde dediğim gibi profesyonelleşmeye başladık. Amacımız Çanakkale’yi daha ulusal boyutta tanıtmaktı. Çünkü turizm farklı bir sektör öyle herkes turizmden konuşur ama profesyonellik kazandığı zaman yurt dışı tur operatörlerinden muhatap olarak alınır. Benim artık yurt dışından gelip memleketim Çanakkale’ye yerleşmemle birlikte, o süreci biz bence Ahmet Kaşıkçı ile başlatmıştık. Sefer Göztepe ile göreve geldiğimizde karşımıza daha çok Dardanos bugünkü SunSan Otel çıktı. O dönemde SunSan kamptı. Baya sıkıntılı bir süreçti. Arazimizin büyük bir kısmının devlet tarafından veyahut da belediye, muhtarlık tarafından küçültülmesi söz konusuydu. Onun için hukuksal bir mücadele vermeye çalıştık. Daha sonra buranın artık kamp hali ile devam edemeyeceğini öngördük. Aslında benim ortaya attığım bir fikirdi. Bir derneğin öyle bir bütçesi yoktur ama yap-işlet-devret modeli ile burasını bir otele çevirelim dedik. Üyelerimizle bir araya geldik, çok da güzel kabul gördü. Arkasından da yap-işlet-devret modeline talip olacak kişiler arasında bir yarışma açıldı. Başlangıçta eksilerimiz oldu. Daha sonra o eksiklerimizi giderdik, tekrar yaptığımızda bir sonuç alındı ve 20 yıllığına Sefer Başkan’ın da büyük emekleriyle gerçekleşti. Dernekte belki de ilk olarak astsubaylar, öğretmenler vardı, turizmin ucundan tutanlar vardı ama ilk profesyonel turizmci olarak ben girmiştim yönetime. Bunun mükâfatını da aldık diye düşünüyorum. Bugün şuan derneğimizin gayet güzel bir oteli var. 6 yıl gibi bir süre geçmiş. Geriye bir 14 yıl kalmış. Bu dernek 14 yıl daha resmen Çanakkale’nin en güzel butik otellerinden bir tanesinin sahibidir. Ben Sefer başkanla bir dönem yönetimde bulundum. O başlangıcını yaptı, daha sonraki arkadaşlarımız onun devamını getirdiler. Tabii ülkemizde belediye ile olan çalışmalar tapu dairesiyle olan çalışmalar, İnşaat süreci vs. onlar çok kolay olmuyor. Sefer başkan o konuda çok büyük gayret gösterdi.
SunSan gerçekten çok önemli. Ayrı bir dosyadır. Çünkü dernek varlığını adeta orada olan çalışmalara borçlu. Yani bir derneğin 60 yıldır ayakta kalması, sürdürülebilmesi böyle Türkiye şartlarında pek kolay değil. Ama Cahit Altan’ın öngörüsüyle o arsa o derneğe alınmış. Dediğiniz gibi 9 dönümden sonra 5 dönüme düşmüş ama kalan 5 dönüm de gayet iyi değerlendirilmiş. Sefer Başkan’dan şunu da ekleyelim. Alan kılavuzları adı tekrar değiştirilmiş, eski haline dönmüş çünkü alan kılavuzları olduğu zaman bir takım sıkıntılar olmaya başlamış. Bunları engellemek için yine ilk yıllardaki misyonuna geri dönmüş. Anladığım kadarıyla, sizinle de yurt dışına açılma başlamış. Sefer başkanla yurt dışı fuarları düzenlenmiş. Sürekli belki aynı şeyi söylüyorum ama yurt dışına açılmak dernek için en önemli gelişmelerden bir tanesiydi. Şimdi gelelim sizin başkanlık döneminize ama talihsiz bir zamana denk geldi sizin başkanlık döneminiz. Dünyanın başına bela olan bir pandemiyle karşılaşınca bir sürü şeyler yapmayı planladınız ama yapamadınız. Onlardan bahsedebilir miyiz?
Çok doğru. Benim aslında dernek başkanlığını istememin sebebi buradaki potansiyeli yurt dışına çok daha iyi tanıtabilmek. Gerçek misyonuyla derneği buluşturmaktı. Hatta Truva’da arkeoloji temalı bir festival yapma projem vardı. Yani burada da hem komşu ülkelerimizi hem de Truva’ya değer veren İtalya, Almanya gibi Avrupa ülkelerini de dâhil edelim. Bunun zaten daha önce ön çalışmasını yapmıştık.
Yani Ahmet Kaşıkçı ile Sefer Göztepe aynı yönetimlerde bulunmak benim için de çok önemli bir tecrübe oldu. Hep tabii ki Çanakkale’mizin turizmine katlı sağlamak istiyorduk. Çanakkale’deki potansiyeli ben her zaman görüyordum özellikle bu Truva’sı ile Gelibolu Yarımadası’yla, doğal güzelliklerimizle. Yani hep bunları daha fazla öne çıkartma isteği vardı. Ve çok uzun yıllardır hem acentecilik hem profesyonel rehberlik ile turizmin içinde olan bir kişi olarak, ben de bir şeyler katabilirim diyerek Turizm Tanıtma Derneğine o dönemde aday gösterildik. İlk seçimlerimizi kazandık, şuanda 2. Dönemimiz ve sizinle birlikte yönetim kurulundayız. Ama en büyük arzum arkeolojiyle bütünleşmiş bir uluslararası bir Truva Festivali yapmak. Belediyenin katkılarıyla yapılan bir Truva festivali var tabii ama daha çok turizme yönelik yani bir Roma’daki, bir Berlin’deki, yurt dışında yaşadığım dönemde gördüğüm festivallerin bir benzerini burada düzenlemek isterim.
Bu günümüz konjonktüründe tek başına bir derneğin yapabileceği bir şey değil. Şartlar değişti simdi. Konuyla ilgili bir sürü kurumlar var onlarla işbirliğiyle ancak bu işler yapılabilir.
Çok doğru yani açıkçası aslında o konuda niye başarısız olduğumuzu siz bu şekilde özetlemiş oldunuz. Ben o işe başladım, çok arzulu bir şekilde 6 ay geceli gündüzlü bir mesai harcadım. Çok değerli insanları bir araya getirdim. Hatta bir etkinlik yapalım diye düşündük, içine triatlon koyalım, tiyatrolar koyalım. Çok güzel planladık. Aslında çok küçük bir maddi destekle oluşabilecek bir şeydi. Daha sonra bazıları bize biraz hızlı gidiyorsunuz der gibi, orada resmen olmuş, planlanmış, yapılma tarihini beklerken bir engellemeyle karşılaştık. Yani ben bunun altını çizerek söylemek istiyorum. Biraz siyasi bir engellemeydi. Oysa biz her zaman için derneği siyaset dışında, siyaset üstü tuttuk. Bize söz verenler çok cüzi bir miktardı yani 75 bin lira gibi bir katkı sağlanacaktı. Baktığımız zaman son geçtiğimiz günlerde Troia Yolu Festivali yapıldı, milyonlarla bahsediliyor rakamlar. Çok küçük rakamlarla büyük iş başaracaktık orada. Fakat onu yapamadık, o engellendi. Yani bunun altını bence çizelim. Bizim orada yapmamız engellendi. Yapabildiklerimiz var, biz hiç vazgeçmedik açıkçası Çanakkale’ye hizmet etmekten. Daha sonra dedim ki yurt dışında dünyanın dört bir tarafında yaşayan Çanakkaleliler var. Onlarla bir araya gelelim. Çanakkale’yi terk etmiş olan mesela eski Çanakkaleliler, bunlar Rumlar olsun, Yahudiler olsun, Ermeniler olsun, dünyanın dört bir tarafında yaşıyorlar. Onların Çanakkale ile bütünleşmelerini sağlamaya çalıştım ama yapabildiğimiz belki de en önemli etkinliklerden bir tanesi Zeytinyağı Festivali idi. Geçen sene Zeytinyağı Festivali’ni gerçekleştirdik. Bence çok önemli bir şeydi. Turizmle bir bölgemizin en değerli ürünü olan zeytin ile zeytinyağını birleştirdik ve Sunsan otelin bahçesinde gerçekten herkes tarafından çok takdir gören hatta çok küçük bütçelerle büyük iş başardığımıza inanıyorum. Bunun yanında tabii ki sadece bunlarla da sınırlı değil. Bugün Turizm Tanıtma Derneği ile Çanakkale artık bir turizm şehri olarak anılmaya başlandı. Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Antalya çok eski turizm merkezleridir ama özellikle köprü ve yeni yolların da yapılmasıyla birlikte yeni parlayan yıldız Çanakkale’dir. 2022 sezonunda bunu bütün esnaf olsun, biz turizmciler olsun hissettik. Alan başkanlığının da olmasıyla birlikte daha da böyle bir ivme kazandı. Mesela Alan Başkanlığını sayesinde Gelibolu Yarımadası’nda artık sorunsuz ziyaretler söz konusu. Diğer taraftan dalmak için merkezler, su altı parkları oluşturuldu. Batık gemiler tekrar dalınabilir konuma getirildi. Çanakkale şuanda bir dernek veya Çanakkaleli turizmciler tarafından yapılması gereken her bir şey hazır bir şekilde bekliyor. Ve şunu da ilave edeyim. Biz açıkçası aslında Çanakkale’de doğru bir turizm haritası oluşmasında bana göre dernek olarak çok büyük bir katkı sağladık. Truva Müzemizin yapılmasından tutun, son yapılan Truva Festivalinde olsun, derneğimiz toplantılarda hep böyle sağduyulu, birleştirici yaklaştı. Bunun yanında mesela Gelibolu Yarımadası’nın, 9 Ocakların kutlanması ki Ahmet Kaşıkçı döneminde başlamıştır sonra sürdürdük. Mesudiye Zırhlısının anılması, oradaki şehitlerimizin anılması.
Bazıları milli günler olarak kutlanıyor Alan Başkanlığı tarafından. O da derneğin önemli katkılarından.
Tabi bir yerde bazen valiler geldi çok büyük katkı sağladı ama onların işleri yarım kaldı. Biz onları gelen yetkililerle, Kültür Turizm Müdürü olsun, valiler olsun onların devamını sağlamaya çalıştık. Eğer bir yerel sivil toplum örgütü bunu yapmamış olsa belki de o hizmetler yarım kalabilirdi ama hiçbir hizmet Çanakkale’de yarım kalmadı. Yani Çanakkale’de bana göre butik tarzda turizm yapılması için her şey hazır. Eksiklerimiz yok mu ya da daha yapmak istediklerimiz tabii ki var. Mesela ben her zaman söylerim; Çanakkale eninde sonunda bir turizm şehri olacak ama bunun için şu adımı atması gerekiyor. Full charter (özel seferler) olması gerekiyor yani nasıl Edremit’e Almanya’nın belirli şehirlerinden turist uçakları iniyorsa Çanakkale’ye de indirmemiz gerekiyor.
Sayın başkanım bir şeyi merak ediyorum. Bu pandemi nasıl etkiledi sizi. Tam da o döneme denk geldiniz. Pandemi olmasa ne olacaktı? Pandemi olunca ne oldu?
Pandemi olması tabii ki turizmi olduğu gibi sekteye uğrattı. Turizmciler çok zor dönemler yaşadı. Tamamen turizm durdu. Çünkü turizm dediğiniz şey insanların bir araya gelerek yaptığı bir etkinliktir. Açıkçası Çanakkale de önemli bir zarar gördü. Pandemi olmasaydı biz aslında oldukça hızlı başlamıştık. Herhalde özellikle yurt dışında yaşayan Çanakkalelilerle çok daha fazla bir araya gelebilirdik. Mesela orada da onların bir buluşma gününü planlamıştık, bunu gerçekleştirebilirdik. Truva Festivali o dönemde olmadı, son bir sekteye uğradıktan sonra baya bir moralimiz bozuldu ama onu devam ettirebilirdik. O Truva Festivalini muhtemelen yapabilirdik. Fakat pandemiden de çok şey öğrendik. Yani pandemi bizim derlenip toparlanmamızı sağladı. Çünkü pandemi süreci bundan sonraki dönemlerde de muhtemelen karşımıza gelecek. Kitle turizmi değil de, Çanakkale’de turizm hareketine yeni bir yön vermemiz, daha çok butik tarzı turizm, temalı turizm yapmamız gerekiyor. Doğa turizmi yapmamız, denizi ön plana çıkarmamız gerekiyor. Mesela sadece pandemi değil, bu müsilaj olayı da çok ilginçti. Ben o müsilaj döneminde Marmara’nın, Çanakkale Boğazı’nın bittiği düşüncesine kapıldım. Ama çok şükür ki onları geride bıraktık. Şu anda pırıl pırıl Çanakkale’nin içinde, her yerde denize girilebilecek çok güzel plajlarımızın artık tam faaliyete geçtiği bir 2002 turizmi yaşadık. 2002 turizmi bizi tekrar kendimize getirdi. Tekrar bunun üzerine yarınlarımızı planlayabilir konumdayız.
Bugünlerde derneğimiz kendini 2023 yılı 60. Yıl etkinliklerine hazırlıyor. İnşallah güzel bir 60. Yıl geçiririz. Peki derneğin sonraki geleceğini nasıl görüyorsunuz. Yani misyonu ve vizyonu nasıl olmalı?
Açıkçası yönetim kurulunda da, yarınlarda derneğin nasıl olması, ne tür hizmetlere yönelmesi gerekir diye, hep tartışıyoruz. Biz 60 yıllık bir derneğiz, bir kere bunun bilincindeyiz, sizlerin de geçmişte yapılan işleri ortaya çıkarmanızla birlikte, çok büyük bir bilgi birikimimiz ve arşivimiz var. 2023 yılının başından beri birçok etkinlik planladık. Zaten bugün çektiğimiz bu program da bu etkinlikler çerçevesinde. İlk başta da ne demiştik, uluslararası tanıtımda çok da istediğimiz noktada değiliz. Bence bundan sonraki süreçte, biz Çanakkale’yi yurt dışına daha fazla tanıtacağız. Bu bölgede aradığını bulabileceğine inandığımız insanları seçeceğiz, belki dernekleri seçeceğiz. Oralarda temalı turizm, kamp, karavan turizmi gibi, doğa turizmi gibi, dalgıçlık turizmine yönelmek gerektiğini düşünüyorum. Çanakkale turizminde bugüne kadar yapılan hata hep genel bir turizm yapma şeklinden kaynaklanıyordu. Ama siz her bölgede turizmin her şeklini yapamazsınız. Biz aslında bu yönetimde, Çanakkale’nin yarınlarda hangi turizm alanlarında başarılı olabileceğini, dünya standartlarına hangi alanlarda ulaşabileceğimizi öne çıkarttık. 2023 yılı ile birlikte 60. Yılımızı kutlayacağız ama bizim bundan sonraki vizyonumuz temalı turizmler olacak. Yani örneğin Çanakkale’de karavan turizmi için dünya kalitesinde yerlerin olması gerekiyor. İnsanların Çanakkale bölgesine girdikleri Gelibolu’dan itibaren başlayarak, Eceabat, Çanakkale Merkez, Assos olmak üzere bölgemizi terk edene kadar çok kaliteli tesislerin olması için biz çalışmalarımızı yapacağız. Tabii ki bu bizim bütçemizi de, gücümüzü de aşar ama gerek Turizm Bakanlığı nezdinde, gerek Valilik, Belediye nezdinde yaptığımız çalışmalar hep bu yönde olacak. Aslında biz her yere yakınız, yani belediye ile, valilik ile olsun çok iyi işbirliği içindeyiz. Çanakkale’de müthiş bir dağınıklık var. O dağınıklığı toparlamamız gerekiyor. Bir de Çanakkale’nin bir eksikliği, turizmi bilen insanların öne çıkarılmaması. Biraz son dönemde gerçek turizmciler kenara itildi, atamayla yapılan turizmciler birazcık turizme yön vermeye çalıştılar, ama başarısız oldular. Özellikle pandemiden sonra profesyonelleşmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda Çanakkale’yi bence çok güzel bir gelecek bekliyor. Bir de dernek iç konumuzda şu da var, şu anda üyelerimizin yaş ortalaması oldukça yüksek. Bugün sizinle birlikte üniversiteye gittik, orada turizm fakültesine başlayan öğrencilerle buluştuk. Her biri pırıl pırıl, her biri bizim evladımız. Gençleri derneğimize çekerek, derneği biraz da gençleştirmemiz gerekiyor. Bir yerde eski turizmden de mesela, o sosyal medyanın tanıtım gücünü görüyoruz ama pek onu beceremiyoruz belki de. Gençlerden bu yönde takviye destekler alacağız. Gençlerin yeni tanıtım materyallerini derneğimizle bütünleştirme konusunda çalışmalar yapacağız.
Son olarak size çok teşekkür ederim. Benimle birlikte herhalde derneğimizin büyük emektarlarını buraya davet ettiniz, onları Kadir Bey ile birlikte kameraya çektiniz. 2023 yılı ile birlikte biz tekrar o kişilere derneğimize yaptıkları katkılardan dolayı hem bir teşekkür etmiş olacağız hem de gelecek nesillere o kişileri tanıtmış olacağız. Bu sizin sayenizde oldu. Diğer taraftan dernek çok önemli, Çanakkale’ye bu dernek çok büyük hizmetler verdi. O yüzden herkesin Çanakkale Turizm Tanıtma Derneği’ne destek vermesi gerekiyor. Turizm sadece birlikte yapılabildiği takdirde başarı elde edilebilecek bir sektördür. Tek başımıza biz bir şey yapamayız ama bizim derneğimiz çok dolu bir dernek. Bugün Çanakkale’nin önde gelen otelcilerini, seyahat acentelerini, profesyonel rehberleri, alan kılavuzlarını, akademisyenlerini yani her birini biz bu dernekte buluşturduk. Bugün Çanakkale turizminin çatı kuruluşu gibiyiz. Biliyoruz ki, üyelerimiz çok nitelikli, çok bilgili ve biz bunu gençlerin dinamizmiyle buluşturacağız. Ama şunu da söyleyeyim biz bir sivil toplum örgütüyüz, demokrasileri sektörleri var eden sivil toplum örgütleridir. Devletten olsun, belediyeden olsun, kamudan olsun yeterli desteği alamıyoruz. Özellikle önümüzde 2023 seçimleri var. Biz bunu çok daha fazla gür sesle dile getireceğiz. Açıkçası dernek başkanı olarak ben ve derneğimiz çok şey yapmak istiyoruz ve dolu doluyuz. Fakat siz bize bugüne kadar çok fazla destek vermediniz diyerek bu kişilere yüksek sesle aktaracağım. O milletvekili adayları olsun, seçilmişler olsun onlarda biraz sıkıntılar var. Turizm büyük bir sektör, biz Çanakkale’de turizmi belli bir yere kadar getirdik ama o turizmle devam edilmesi gerekiyor. Yoksa sanayileşme ile doğamızın kirlenmesine, denizlerimizin kirlenmesine vesile olacak farklı sektörler geliştikçe, maden geliştikçe o zaman bizim doğamız yok olur. Yarınlarda bu bölgenin daha güzel yaşanılabilir olması için turizmin geliştirilmesi gerekiyor. Yani daha yapacak çok işimiz var ama bunu da hep birlikte yapmak istiyoruz. Biz üzerimize düşeni yaptık fakat bizim daha değerimizin ve önemimizin farkında olmayan kamu kurumları var diyerek biraz sitem etmiş olayım.
GELECEKTE ÇATUD
KENAN ÇELİK
Bu derneğin gelecekte ne yapmasını beklersiniz
Mesela en iyi aşçı, en iyi otelci, böyle bir şey yapsa, turizm sektöründe yabancı dil kursu açabilir esnaflar için, Şimdi burada hep Truva Truva diyor ama başka şeyler de oluyor bisiklet yarışmaları yüzme yarışmaları yapıyor mesela bayrın yüzmesi yapılıyor yani turizmcilerin böyle düşünüp ekoturizmdi işte ne biliyim buranın yiyecekleriydi gibi birtakım atraksiyonlar yapılabilir.
AHMET KAŞIKÇI
Bu derneğin geleceğini biraz konuşalım. Kulüpleşmeden bahsettiniz.
Şirketleşmeye yönelik. Kulüpleşmeyle beraber şirketleşmeye.
Dünya değişiyor. Bu dernek çok önemli şeyler başarmış ama bazı şeylerde misyonunu doldurmuş. Mesela karşı tarafla ilgili bütün işleri şimdi Alan Başkanlığı yapıyor. Troia ile ilgili bütün işleri Kültür Bakanlığı yapıyor. O zaman yoktu. Kültür Müdürlüğü bile yoktu. Şimdi Kültür Müdürlüğü müze o işleri yapıyor. Dernek belki yeni alanlar kurmalı.
Çanakkale o kadar kültürel aktiviteye sahip ki, yeter ki kullanılsın. Mesela tarihte Granikos Savaşı var. İşte mesela onlara yönelmek lazım. Alexandra Troias var.
HÜSEYİN YILDIZ
Bundan sonraki çalışmalarda önerileriniz neler olur?
Çanakkale turizmi tanıtma derneği olarak mesela yurdumuzun çeşitli illerine gidilip Çanakkale anlatılabilir. Çanakkale’nin misyonu savaş alanlarıdır.
CEMALETTİN YILDIZ
Yapmak isteyip de başaramadıklarınız oldu mu?
Benim yönetime girmemden evvel Hüseyin Uluarslan başkan, Ahmet abi başkan yardımcısıydı onlara ben çok gıpta etmiştim çünkü üniversitenin turizm Yüksek Okulunda okuyan ekonomisi yetersiz ama zeki çocuklara burs veriyorlardı. Ben 10 yıl yönetim kurulunda kaldım bir şeyin temeli eğitimdir. Turizm yönünden eğitimli bireyler olduğu zaman hem Türkiye’nin turizmine hem de Çanakkale’nin turizmine bir katkımız bulunur.
MUZAFFER BAYRAKTAR
Gerçekten engin bir bilginiz ve deneyiminiz var. Eklemek istediğiniz son sözlerinizi alayım.
Söylemek istediğim şey şu mutlaka toplumla birleşik hareket etmek lazım. Topluma yönelik projeler yapmak lazım. Toplum çünkü ona sunduğunuz zaman çok kolay alabiliyor. Bütün mesele derneğin tanınırlığı açısından varlığınızın ortaya çıkmasıdır. Her şey maddiyatla da değil. Finans olmadan da çok şeyler yapılabilir. Yönetsel kadronun birbirleriyle olan ilişkileri çok önemli. Bu sancılar hemen hemen bütün sivil toplum örgütlerinde var. Bu ülkenin coğrafyalarında, insanların dimağlarında güvensizlik ortamı yaratıldı. O nedenle bence, bir dernek kurarken orada kaç üye varsa hepsi yönetim kuruluna dâhil edilmeli ve onlar da yönetim kurulu üyeliğini benimseyerek çalışmalı ki dernek başarılı olabilsin. Aksi takdirde sadece yönetim kurullarına kaldığında hiçbir şey elde edemeyiz.
HİLMİ ÇELİK
Derneğimizin geleceği için bir şeyler söylemek ister misiniz? Neler yapmamızı önerirsiniz?
Çanakkaleli olup da bu güzellikleri görmeyen, karşıyı gezmeyen bir sürü insan var. Turizm derneği bu işe bir el atmalıdır. Sponsor bulmalı, belediye ile işbirliği yapıp organize olmalı ve herkes karşıya gidip gezmelidir. Ben 2 yıl Türkiye’nin tarihi ve turistik yerlerini bir ekiple çekim yaptım ve her işi de mevsimine göre yaptım.
60-yilinda-catud.docx dosyasını indirmek için tıklayın!